Artık Neden Kar Yağmıyor: Kuraklık ve Etkileri

Kuraklık deyince aklınızda susuz ve yağışsız bir yaz mevsimi manzarası canlanıyor olabilir. Fakat “artık neden kar yağmıyor”, “havalar neden soğumuyor” sorularını sorduğunuzda, yağışsız geçen bir sezonun ve yükselen sıcaklıkların her mevsimde başımıza gelebilecek bir senaryo haline geldiğini fark etmemek elde değil.

Kuru hava koşulları ve yağış kıtlığı, artık sadece yaz mevsiminde aklımıza gelen konseptler olmaktan çıktı. Hal böyleyken, su kıtlığı konusunda yaşamakta olduğumuz ve yaşayabileceğimiz problemler hakkında sürdürülebilir önlemler almak durumundayız. Bu yazımızda, kuraklığın tanımını yapıyor ve alınabilecek önlemleri anlatıyoruz.

“Eskiden her 10 yılda bir meydana gelen aşırı tarımsal ve ekolojik kuraklık olaylarının, insanların iklimi büyük ölçüde etkilemesinden önceki 1850’den 1900’e göre 1,7 kat daha fazla olduğuna dikkat çekiyor.”

Kuraklık Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Kuraklık Nedir?

Kuraklığın birçok tanımı ve türü vardır. Meteorologlar genellikle kuraklığı insan ya da doğa kaynaklı bazı faaliyetler, nüfus veya ekolojik sistem için ciddi bir su kıtlığına neden olan yağış eksikliğinden kaynaklanan, uzun süreli kuru hava dönemi olarak tanımlarlar. 

Kuraklık, yağış ve buharlaşma arasındaki uzun süreli bir dengesizlik olarak da düşünülebilir. Depremler veya kasırgalar gibi daha ani olan diğer aşırı hava olaylarının aksine, su kıtlığı kademeli olarak gerçekleşir. Ancak diğer hava tehlikeleri kadar ölümcül olabilir.

Su kıtlıkları, nasıl geliştiklerine ve ne tür etkilere sahip olduklarına göre sınıflandırılır:

  1. Meteorolojik kuraklıklar, bir bölgenin yağış miktarı beklenenin çok altına düştüğünde meydana gelir. Bu durum, kuru ve çatlamış toprak manzaralarıyla sonuçlanır. 
  2. Tarımsal kuraklıklar, mevcut su kaynaklarının mahsullerin veya hayvanların ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda ortaya çıkar. Bu tür su kıtlığı meteorolojik kıtlıklardan, su kaynaklarına erişimin azalmasından da kaynaklanabilir.
  3. Hidrolojik kuraklıklar ise nehirler, su kaynakları, akarsular gibi yüzey sularını ve ayrıca yeraltı su kaynaklarını tüketecek kadar uzun süre yağış eksikliği devam ettiğinde meydana gelir.
Kuraklık Nedir?

Kuraklığın Sebebi Nedir?

Su kıtlığı, hava durumu gibi doğal nedenlerle tetiklenebilir. Ancak giderek artan bir şekilde insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır.

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sebepler şu şekilde sıralanabilir:

  • İklim Değişikliği

Artan sıcaklıklar, ıslak bölgeleri daha ıslak ve kuru bölgeleri daha kuru hale getirme etkisine sahiptir. Nem oranı ortalamanın üstünde seyreden bölgelerde, sıcak hava çok fazla su emerek daha büyük yağmur olaylarına ve dolayısıyla sel felaketlerine yol açar. Öte yandan, aşırı kurak bölgelerde görülen yüksek sıcaklıklar, suyun daha hızlı buharlaşması ve dolayısıyla toprağın kurumasına neden olur.

İklim Değişikliği
  • Ormansızlaşma

Bitkiler ve ağaçlar atmosfere su salar, bu da bulutları ve ardından yağmuru oluşturur. Kontrolsüz ve yoğun çiftçilik gibi kötü tarım uygulamaları yalnızca ormansızlaşmaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda toprağın emiciliğini de etkiler. Bu da toprağın daha hızlı kuruyacağı anlamına gelir.

Ormansızlaşma
  • Yüksek Su Talebi 

Su arzı ve talebindeki dengesizlik de kuraklığa neden olabilir. Küresel insan nüfusu artmaya devam ettikçe ve yoğun tarım uygulamaları yapılmaya devam edildikçe, insan ırkının ve tarımsal uygulamaların devamı için daha fazla suya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu, teraziyi değiştirmeye devam ediyor ve her geçen gün kuraklığı gerçeğe dönüştürüyor. 

Bir araştırma, 1960 ile 2010 yılları arasında insanların su tüketiminin yalnızca Kuzey Amerika’daki su kıtlığı sıklığını %25 artırdığını tahmin ediyor.

Tarım ve Yüksek Su Talebi

Kuraklığın Etkileri Nelerdir?

Su kıtlığının canlılar üzerinde birçok etkisi var:

  • Kıtlık ve Açlık

Su kıtlığının baş göstermesi, tarım mahsullerini ve gıdayı desteklemek için çok az su bulabilmek anlamına geliyor. 

Son yıllarda, Orta Akdeniz bölgesinin büyük bir bölümünde olağanüstü oranlarda kuraklıklar görüldü. Bazı bölgelerde toprak nemi değerleri, son 40 yılın en düşük %10’u arasındaydı. (1)

Susuzluğun gıda kaynaklarını baltalaması gıda üretimini azaltacak, açlığı arttıracak ve uzun süre devam ederse kıtlık meydana getirecektir. 

Tarımsal Üretim
  • Temiz Su Yetersizliği

Su kıtlığı içmek, yemek yapmak ve temizlenmek için yeterli su olmamasına neden olacaktır. Tüm canlıların hayatta kalmak için suya sahip olması gerekiyor. 

Ancak insanlar temiz suya erişim problemi yaşamaya başladığı zaman, temiz olmayan ve işlenmemiş kaynaklara yönelmek zorunda kalabilir. 

Temiz su eksikliği aynı zamanda gerek kişisel, gerek toplumsal hijyeni tehdit edecek ve hastalıklara sebebiyet verecektir.  

Temiz Suya Ulaşım
  • Orman Yangınları

Ormanlar atmosferdeki karbonu tutmak ve dünyaya nefes olmakla kalmıyor; canlılara yaşam alanı olarak biyoçeşitliliğin artması ve mevcut ekosistemlerin korunmasına olanak tanıyor. 

Öte yandan yağışlarla gelen suyu köklerinde depolayarak içme suyumuzu oluşturan yer altı sularının oluşumuna katkı sağlıyor, dolayısıyla atmosferdeki su döngüsünün işlemesine ve temiz su ihtiyacımızı karşılamamıza yardımcı oluyor.

Kuru koşullar, kalan bitki örtüsünü ve yerleşim yerlerini tehlikeye atan orman yangınlarına neden olabilir. Yangınlar ayrıca hava kalitesini etkileyebilir ve insan sağlığını son derece olumsuz etkileyebilir.

Orman Yangınları
  • Göçler

Kuraklığın diğer etkileriyle karşı karşıya kalan pek çok insan ve tabii ki hayvan, temiz su kaynakları ve yeterli yiyecek olan, hastalık ve çatışmaların olmadığı yeni bir yuva arayışıyla bölgeden kaçmaya çalışabilir.

Dünya Sağlık Örgütü, “Su kıtlığı dünya nüfusunun %40’ını etkiliyor ve 2030 yılına kadar 700 milyon kadar insan yağışsızlık nedeniyle yerinden olma riskiyle karşı karşıya.” açıklamasını yaptı.

Zorunlu Göç
  • Elektrik Kesintileri

Dünyadaki çoğu insan elektrik üretimi için hidroelektrik projelerine bel bağlıyor. Ancak su kıtlığı, baraj kaynaklarında depolanan su oranının ve üretilen elektrik miktarının azalmasına neden olabilir.

  • Ekonomik Etkiler

Kurak hava koşullarının aileler, işletmeler, hükümetler ve bireyler üzerinde olumsuz bir finansal etkisi kaçınılmaz. Düşük verimler, tarım sektörünün zarar görmesine ve önemli bir gelir kaybına yol açabilir.

Kuraklığın Küresel Isınma ile Alakası Nedir?

Susuz koşulların küresel ısınma ile olan ilişkisini, bir kısır döngü olarak tanımlamak yanlış olmaz. Canlılık ve biyoçeşitlilik için gerekli olan sera gazının, çoğunlukla insan faaliyetleri sebebiyle ısıyı hapsederek ekosisteme zararlı hale gelmesi, kuraklığın ana sebeplerinden bir tanesi. 

Sıcak hava, nemi emerek daha az yağmur yağmasına sebep olur. Daha sıcak hava, ayrıca göllerden ve nehirlerden buharlaşmayı artırarak su kaynaklarını azaltır. Azalan yağış, normalde toprakta nemi tutan bitkileri öldürerek daha da kuru koşullara yol açar.

Ne yazık ki, yağışsızlık daha aşırı hava koşullarının olasılığını da artırıyor. Yağmur yağdığında sertleşen kir ve toprak, suyun kuru topraktan akmasına neden oluyor. Bu, suyun emilmesini önlüyor.

Yağışsızlık bitkileri öldürdüğü için yağmur sırasında toprağı tutacak kökler yok oluyor. Bu akış, yeni akış modelleri oluşturarak daha büyük ve daha sık ani seller yaratır. Ölü bitki örtüsü, daha sıcak hava ve azalan yağışlar da orman yangınlarının sıklığını ve şiddetini artırır.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından hazırlanan Ağustos 2021 raporuna göre, eskiden her 10 yılda bir meydana gelen aşırı tarımsal ve ekolojik kuraklık olaylarının, insanların iklimi büyük ölçüde etkilemesinden önceki 1850’den 1900’e göre 1,7 kat daha fazla olduğuna dikkat çekiyor.

Bu, küresel ısınmanın kuraklığa olan etkisinin bir kanıtı sayılabilir. 

Kuraklık Nasıl Engellenir?
  • Yağmur Suyu Hasadı

Su kıtlığına karşı uygulanabilecek en kolay çözümlerden biridir. Yağmur sularını toplayarak ve günlük hayatınızda kullanarak evlerinizde kullandığınız sudan tasarruf edebilirsiniz.

  • Daha Fazla Ağaç Dikmek ve Ormansızlaşmayla Mücadele Etmek

Daha fazla ağaç dikmek çevre kalitesini iyileştirecek ve yağış başarısını artıracaktır. Ayrıca ağaçlar olgunlaşana kadar iyi korunursa, bir alandaki kurak koşulları tersine çevirebilir. 

Orman yangınları ve küresel sıcaklık artışlarıyla birleşen ormansızlaşma, yakında su döngüsünün geri döndürülemez bir şekilde kırılmasına neden olabilir. 

  • Temiz Enerji Kaynaklarına Geçiş

İnsanlık olarak, petrol gibi yenilenemez ve çevreye zarar veren kaynaklara bel bağladık. Bu enerjilerin çıkarılması ve kullanılması, atmosfere daha fazla sera gazının salınmasına neden olarak küresel ısınmaya ve tabii ki kurak koşullara neden olur.

Çözüm ise çevre üzerinde çok az zararlı etkisi olan veya hiç olmayan, kuraklığa yol açmayacak, rüzgar ve güneş gibi temiz enerji kaynaklarına geçiş yapmaktır.

  • Çevre Bilincine Sahip Olmak

Tüm insanlığın çevreyi koruma ve iyileştirme, geri dönüşüm, yeniden kullanma ve daha fazla ağaç dikme ihtiyacı konusunda eğitilmesi demektir.

Kuraklığı önlemenin bireysel bir görev haline gelmesi için eğitim müfredatı, haber medyası ve şirketler de çevreye özen gösterme gereğini vurgulamalıdır.

İklim Değişikliği Nedir? İklim Değişikliğinin Nedenleri Nelerdir?

Okuma süresi: 6 dakika

İklim değişikliği, dünya tarihi boyunca her zaman var oldu. Ancak son 150 yıldır tanık olduğumuz küresel sıcaklıklardaki artış, insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle artık anormal bir seviyede. Her geçen gün etkileri artan iklim değişikliği, Dünya üzerinde canlı yaşamını 6. yok oluşa doğru sürüklemekte. Ancak bu büyük çaplı değişikliğin yol açtığı ve yol açacağı tahribatın etkilerini en aza indirmek, ortak geleceğimizi iyileştirmek bizim elimizde. 

Bu yazımızda iklim değişikliğini tarih sahnesine çıktığı andan itibaren inceliyor, insanlığın Dünya üzerindeki canlı yaşamını ve iklimi değiştirmekte nasıl rol aldığını açıklıyor ve gezegen üzerindeki güncel etkilerine göz atıyoruz.

İklim Değişikliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Küresel İklim Değişikliği Nedir?

İklim değişikliği, gezegenin hava durumu modellerinde ve ortalama sıcaklıklarda büyük ölçekli, uzun vadeli bir değişimi ifade eder.

Bilim insanları, yıllarca süren gözlemler, teori geliştirme ve model oluşturma yoluyla Dünya’nın iklim sistemi hakkında bir anlayış geliştirdiler. Bugün, iklim değişikliğinin meydana geldiğini ve bunun insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının bir sonucu olduğuna artık eminiz.

Bu sonuç, dünyadaki ortalama hava modellerindeki uzun vadeli değişimi anlamına gelir. İnsanlığın 1800’lerin ortalarından beri havaya karbondioksit ve diğer sera gazlarının salımına katkıda bulunmasıyla, küresel sıcaklıklar yükseldi ve iklimde uzun vadeli değişikliklere neden oldu. 

Küresel iklim krizinin etkileri bugünden hissediliyor ve gelecekte de artarak  devam edecek. Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik eylemler, iklim sisteminde değişiklikleri sınırlamaya yardımcı olmak için yeterli.

Bizim Gezegenimiz, Bizim Geleceğimiz

Küresel İklim Değişikliğinin Nedenleri: Sera Etkisi

Dünya üzerindeki yaşam, üç faktörün birleşimi sayesinde var olur: Güneş’e olan uzaklığımız, atmosferin kimyasal bileşimi ve su döngüsünün varlığı. Özellikle atmosfer, doğal sera etkisi sayesinde gezegenimizin yaşamın sürdürülmesine uygun bir iklime sahip olmasını sağlar. (Kaynak)

Sera Gazı Etkisi ve İklim Değişikliği

Güneş ışınları Dünya yüzeyine ulaştığında kısmen emilir, geri kalanı ise dışarıya yansır. Bu ışınlar, atmosferin varlığı olmadan uzaya dağılırlardı. Bunun yerine çoğu, atmosferde bulunan gazlar tarafından, ürettikleri etki nedeniyle sera gazları olarak adlandırılan tuzağa düşürülür ve Dünya’ya geri yönlendirilir.

Bu yakalanan ısı doğrudan Güneş ışınlarından emilen ısıya eklenir. Doğal sera etkisi olmasaydı, gezegendeki ortalama sıcaklığın mevcut ortalama olan yaklaşık 15°C yerine -18°C civarında olacağını da söylemeden geçemeyiz.

Sera etkisi kulağa çok avantajlı gibi gelse de, insanlık olarak bunu dezavantaja çevirmeyi başarmış durumdayız. Nasıl mı?

İnsanlık İklimi Nasıl Değiştiriyor?

Sanayi Devrimi, insanların yakıt olarak kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtları yakmaya başladığı 1800’lerin ortalarına denk gelmektedir. Bu dönemden 11.000 yıl önce dünya çapında ortalama sıcaklık yaklaşık 14°C’de sabitti.

Fosil yakıtları yakmak enerji üretir, ancak aynı zamanda havaya karbondioksit, metan ve nitröz monoksit gibi sera gazları salar. Zamanla bu gazların büyük miktarları atmosferde birikmiştir.

Atmosfere girdikten sonra, karbondioksit gibi sera gazları gezegenin etrafında örtü benzeri bir yapı oluşturur. Bu örtü, güneşten gelen ısıyı hapseder ve dünyanın ısınmasına neden olur. Buna “sera etkisi” diyoruz.

Sera etkisi 1980’lere kadar gözlemlenip fark edildi. 1988’de hükümetlere iklim kriziyle mücadele konusunda bilgi sağlamak için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu.

IPCC, son raporlarında, insan faaliyetinin tartışmasız bir şekilde iklim krizinin nedeni olduğunu belirtmektedir.

Aşırı Hava Olayları ve Kuraklık

İklim Değişikliğinin Etkileri

Zaman, jeologlar tarafından Dünya’nın durumundaki belirgin değişimlere göre bölünür. Son küresel çevresel değişiklikler, Dünya’nın insan egemenliğindeki yeni bir jeolojik döneme, Antroposen’e girmiş olabileceğini düşündürmektedir.

Birçok insanın Antroposen olarak adlandırdığı bir zamanda yaşıyoruz. İnsan gezegendeki en etkili tür haline geldi ve küresel ısınmayla birlikte toprakta, çevrede, suda, organizmalarda ve atmosferde pek çok değişikliğe neden oldu. (Kaynak)

Bu değişikliklerin görülen etkilerinden bazıları ise aşağıdaki gibi:

  • Azalan buzul oranı ile deniz seviyelerinin yükselmesi
  • Yükselen deniz seviyeleri ile kıyı bölgelerinde artan su baskınları
  • Okyanus asitlenmesi ile deniz canlılarının yok olmaya başlaması
  • Orman yangınları gibi aşırı hava olaylarındaki artış
  • Yağışların azalmasıyla tarım ve tarımcılığın azalması, mahsul veriminde düşüş
  • Gıda ve kaynak için çıkan savaşlar ve iklim göçleri
Orman Yangınları

İklim Değişikliğine ‘Dur’ Demek İçin Neler Yapabiliriz?

İklim değişikliğinin yol açtığı ve yol açacağı tahribat, insanlık için kırmızı kod anlamına geliyor. Ancak hala zaman var.  Atmosferdeki karbondioksit birikimini ele almanın en hızlı yolu, daha fazlasını eklemeyi bırakmaktır. 

Yaşadığımız binalara, endüstrimiz için ürettiğimiz elektrik ve ısıya, arabalarımıza, kamyonlarımıza ve uçaklarımıza güç sağlamak için yaktığımız petrole kadar; ekonomimizin hayati önem taşıyan pek çok kısmı büyük miktarlarda sera gazı salıyor. Yine de bu sektörlerden kaynaklanan karbonu azaltmanın birçok yolu var.

Kömür, petrol ve gaz gibi yüksek emisyonlu yakıtları güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi neredeyse “karbonsuz”, yenilenebilir enerji alternatifleriyle değiştirebiliriz. Binalarımızı ve altyapımızı da güncelleyebiliriz, böylece onları inşa etmek ve kullanmak için daha az enerji harcarız.

İklim değişikliğinin değerlendirilmesinde dünyanın önde gelen bilimsel kuruluşu olan IPCC, küresel sera gazı emisyonlarının en geç 2025’ten önce zirveye ulaştırılması ve eğer sınırlanacaksa, 2030’a kadar %43 oranında azaltılması gerektiği konusunda uyarıyor.

Yine IPCC’ye göre, Dünya’nın ortalama sıcaklığının 2030’a kadar 1.5 °C artmasının önüne geçme fırsatımız kalmadı. Ancak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarımızı yaklaşık yarıya indirirsek ve 2050 yılına kadar gezegenin her yıl emebileceğinden daha fazla karbon emisyonu salmazsak, 2030’da söz konusu sıcaklık artışını 1.5 °C’de sabit tutabiliriz. (1) 

“Mission2030 pursued by ecording” lansmanında 2030 hedeflerimizi açıkladık

ecording’i ecoDrone’larla tohum topu atışları gerçekleştiren; bir tarafta tüm dünyada ormanlar yanarken, diğer tarafta orman varlığını artırmak için çalışan bir sosyal girişim olarak biliyordunuz. 7 Eylül 2022’de gerçekleştirdiğimiz ve Mission2030 pursued by ecording” adını verdiğimiz lansmanda kurumsal kimliğimizi yenilediğimizi duyurduk.

2030 hedeflerimizi gözden geçirdik, iklim krizine karşı geliştirdiğimiz çözümlere bir yenisini daha ekledik. “Mission2030 pursued by ecording” adını verdiğimiz lansmanda amacımızı, çıktığımız yolu, hedeflerimizi, ecoDrone’larımızın gelişmiş özelliklerini ve yeni teknolojik çözüm ürünümüz ecordingApp’i anlattık.

ecordingApp; Dünya yararına verilen görevleri doğruladığınızda, küresel iklim krizine karşı harekete geçerken, edindiğiniz ecoPuan’lar ile de kendinizin ve Dünya’nın ihtiyaçlarını karşıladığınız mobil uygulama. ecordingApp’te amaç, kelebek etkisiyle insanların günlük hayatlarında uygulayabilecekleri çevreye duyarlı faaliyetlerin alışkanlık haline dönüşmesini sağlarken, kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve iklim kriziyle hep beraber mücadele etmek. ecordingApp ile sosyal etkinizi ölçüp paylaşabilir, arkadaşlarınıza meydan okuyabilirsiniz. Ayrıca doğrulanan tüm görevlerinizin sosyal ve çevresel etkisini uygulama içerisindeki “Etkim” sekmesinden takip edebilirsiniz.


Pek çok marka, ajans, girişim, kurum ve kuruluştan isimlerin katıldığı “Mission2030 pursued by ecording” lansmanında, davetlilere “#GezegenİçinDönüş” mottosuyla bir deneyim alanı sunduk. İklim krizine dikkat çekmek için hazırlanan deneyim alanında geri dönüşüm, ormansızlaşma, fosil yakıt kullanımı ve hava kirliliği gibi iklim değişikliğinin neden olduğu 50’yi aşkın probleme dikkat çektik.

Kelebek etkisinin gücüyle atacağımız küçük bireysel adımlarla büyük dönüşümü sağlayabileceğimizi belirterek, “En küçük bir umudu dahi büyük bir inançla yeşertmek isteyecek herkesi ortak geleceğimizi iyileştirmeye davet ediyoruz.” dedik. Gecenin sonunda ise Pandami Music sahne alarak, davetlilere keyifli bir akşam yaşattı.

Biz umudumuzu kaybetmemeyi, en küçük umudu dahi büyük bir inançla yeşertmeyi doğadan öğrendik. 7 Eylül akşamı umudumuzu, heyecanımız ile mutluluğumuzu dostlarımız, partnerlerimiz ve destekçilerimizle paylaştık. Gezegen için hep beraber harekete geçmek, ortak geleceğimizi iyileştirmek amacıyla anlamlı paydaşlıklar kurmak üzerine sohbetler ettik. Problemin değil çözümün parçası olmak için her birimiz “BEN DE VARIM!” dedik.