ecording https://ecording.org ecording | for a more livable world Fri, 07 Feb 2025 13:54:34 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.6.2 https://i0.wp.com/ecording.org/wp-content/uploads/2023/03/cropped-sitelogo-2.png?fit=32%2C32&ssl=1 ecording https://ecording.org 32 32 187203777 Geleceğin Yatırım Trendi: BIST Sürdürülebilirlik Endeksi https://ecording.org/bist-surdurulebilirlik-endeksi/ Fri, 07 Feb 2025 13:53:32 +0000 https://ecording.org/?p=92069 BIST Sürdürülebilirlik Endeksi nasıl çalışıyor ve neden önemli? Küresel sürdürülebilirlik endeksleri şirketlere ne gibi avantajlar sağlıyor? Sürdürülebilir yatırımın geleceğini şekillendiren bu sistemin detaylarını ve dünya çapındaki etkilerini keşfedin.

The post Geleceğin Yatırım Trendi: BIST Sürdürülebilirlik Endeksi first appeared on ecording.

]]>
Günümüzde yatırım kararları sadece finansal verilerle değil, şirketlerin çevresel ve sosyal sorumluluklarıyla da şekilleniyor. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine uyumunu ölçerek yatırımcılara yol gösteriyor.

Peki, bu endeks nasıl çalışıyor ve neden önemli? Küresel sürdürülebilirlik endeksleri şirketlere ne gibi avantajlar sağlıyor? Sürdürülebilir yatırımın geleceğini şekillendiren bu sistemin detaylarını ve dünya çapındaki etkilerini keşfedin.

İçindekiler

  1. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi Nedir?
  2. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi Neden Önemlidir?
  3. Dünyada Sürdürülebilirlik Endeksi Örnekleri
  4. Sürdürülebilirlik Endekslerinin Şirketler ve Yatırımcılar İçin Önemi
  5. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne Dahil Olmak İçin Şirketler Ne Yapmalı?
  6. Gelecek Sürdürülebilir Yatırımlarda

1. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi Nedir?

Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine uygun hareket eden şirketleri bir araya getiren bir endekstir. Bu endeks, yatırımcıların sürdürülebilirlik performansı yüksek şirketlere yönelmesini teşvik ederken, şirketlerin de uzun vadeli değer yaratmasını hedefler. 2014 yılında oluşturulan BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, Türkiye’de sürdürülebilir yatırımların önünü açan önemli bir yapı taşıdır.

2. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi Neden Önemlidir?

  • Sürdürülebilir Yatırımları Teşvik Eder:

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, çevresel ve sosyal sorumluluk ilkelerine uygun hareket eden şirketleri ödüllendirerek yatırımcıların bilinçli tercihler yapmasına olanak tanır. Bu sayede, doğaya ve topluma zarar vermeyen iş modelleri desteklenmiş olur.

  • Şirketlerin Risk Yönetimini Güçlendirir:

Sürdürülebilirlik ilkelerine uyum sağlayan şirketler, uzun vadede daha az finansal ve operasyonel riskle karşılaşır. Küresel iklim değişikliği ve doğal kaynak kıtlığı gibi tehditler göz önüne alındığında, sürdürülebilir iş yapış biçimleri şirketleri daha dayanıklı hale getirir.

  • Kurumsal İmajı Güçlendirir:

Sürdürülebilirlik odaklı şirketler, yatırımcılar, müşteriler ve çalışanlar tarafından daha olumlu algılanır. Bu durum, markaların rekabet gücünü artırır ve uzun vadede finansal performanslarını olumlu etkiler.

  • Sermaye Akışını Yönlendirir:

Küresel piyasalarda sürdürülebilir fonlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Sürdürülebilirlik endekslerinde yer almak, şirketlerin uluslararası yatırımcılardan daha fazla ilgi görmesini sağlar.

Plant growing from coins outside the glass jar on blurred green natural background for business and financial growth concept

3. Dünyada Sürdürülebilirlik Endeksi Örnekleri

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, dünyadaki birçok benzer endeksin izinden giderek Türkiye’de sürdürülebilir yatırımların büyümesini sağlıyor. İşte dünya çapındaki önde gelen sürdürülebilirlik endeksleri ve bunların etkileri:

  1. Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI)

1999 yılında kurulan DJSI, sürdürülebilirlik performansına dayalı olarak şirketleri değerlendirir ve en iyi ESG uygulamalarını benimseyen firmaları belirler. Küresel yatırımcılar için bir referans noktası olan DJSI, sürdürülebilir iş modellerine sahip şirketlerin öne çıkmasını sağlıyor.

  1. FTSE4Good Endeksi

Londra Borsası’nda işlem gören FTSE4Good Endeksi, insan hakları, çevre ve kurumsal yönetişim gibi konularda belirli standartları karşılayan firmaları içerir. Bu endekste yer alan şirketler, sürdürülebilirlik taahhütleri sayesinde küresel yatırımcılardan daha fazla fon çekebiliyor.

  1. MSCI ESG Liderler Endeksi

MSCI tarafından oluşturulan ESG Liderler Endeksi, çevresel ve sosyal sorumluluk konularında üstün performans gösteren şirketleri belirler. Kurumsal yatırımcılar için önemli bir gösterge olan bu endeks, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor.

  1. STOXX Global ESG Leaders Endeksi

Avrupa merkezli STOXX ESG Leaders Endeksi, en iyi sürdürülebilirlik uygulamalarına sahip şirketleri içerir. Bu endekste yer alan firmalar, ESG kriterlerine uyum sağlayarak yatırımcı güvenini artırıyor.

4. Sürdürülebilirlik Endekslerinin Şirketler ve Yatırımcılar İçin Önemi

Sürdürülebilirlik endeksleri, şirketler için bir prestij kaynağı olmanın ötesinde finansal performansı doğrudan etkileyen faktörler arasında yer alıyor. ESG kriterlerine uyum sağlayan şirketler:

  • Daha düşük finansal risk taşır ve uzun vadede istikrarlı getiri sağlar.
  • Sürdürülebilir fonlardan yatırım çekerek piyasa değerlerini artırır.
  • Kurumsal itibarlarını güçlendirerek müşteri ve çalışan bağlılığını artırır.

Öte yandan, yatırımcılar için bu endeksler, geleceğin ekonomik trendlerini takip etmeleri açısından önemli bir rehber görevi görür. Küresel sürdürülebilirlik girişimleri hız kazandıkça, ESG performansı yüksek olan şirketlere yapılan yatırımların artacağı öngörülmektedir.

5. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne Dahil Olmak İçin Şirketler Ne Yapmalı?

BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne dahil olabilmek için şirketlerin aşağıdaki kriterlere dikkat etmesi gerekmektedir:

  1. Çevresel Politikalar: Karbon ayak izini azaltma, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi çevresel stratejilere sahip olmak.
  1. Sosyal Sorumluluk: Çalışan hakları, topluma katkı ve etik tedarik zinciri gibi konulara duyarlı olmak.
  1. Kurumsal Yönetişim: Şeffaf yönetim yapısı, etik değerler ve paydaş katılımı gibi unsurların güçlü olması.

Bu kriterleri sağlayan şirketler, sürdürülebilirlik endekslerine dahil olarak yatırımcı güvenini kazanabilir ve finansal performanslarını güçlendirebilir.

6. Gelecek Sürdürülebilir Yatırımlarda

Sürdürülebilirlik artık sadece bir seçenek değil, iş dünyasının yeni normali. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, yatırımcılara geleceğe yön veren şirketleri seçme fırsatı sunarken, doğaya ve topluma duyarlı iş modellerini teşvik ediyor. Ancak gerçek dönüşüm için sadece finansal piyasaların değil, iş dünyasının her alanında somut adımlar atılması gerekiyor.

Biz ecording olarak, yenilikçi çözümlerimizle doğayı korurken sürdürülebilir iş modellerine katkı sağlamaya devam ediyoruz. ecoDrone teknolojimizle ağaçlandırma projelerini hızlandırıyor, karbon yutaklarını artırarak iklim krizine karşı mücadele ediyoruz. 

Eğer siz de sürdürülebilir geleceğe yatırım yapmak ve doğaya gerçek bir katkı sağlamak istiyorsanız, bizimle iletişime geçin ve bu dönüşümün bir parçası olun!
Detaylı bilgi için: https://ecording.org/kurumlaricin/

The post Geleceğin Yatırım Trendi: BIST Sürdürülebilirlik Endeksi first appeared on ecording.

]]>
92069
Doğanın Karbon Tutma Mekanizması: Karbon Yutağı Nedir? https://ecording.org/karbon-yutagi-nedir/ Fri, 07 Feb 2025 13:39:33 +0000 https://ecording.org/?p=92057 Karbon yutakları tam olarak nasıl çalışır? Neden bu kadar önemlidir? Ve karbon ayak izimizi azaltmada nasıl bir rol oynarlar? İşte karbon yutağı hakkında en çok sorulan sorular ve yanıtları.

The post Doğanın Karbon Tutma Mekanizması: Karbon Yutağı Nedir? first appeared on ecording.

]]>
İklim krizi ile mücadelede önemli bir kavram olan karbon yutağı, atmosferdeki karbondioksiti (CO2) tutarak gezegenimizin sıcaklık dengesini koruyan doğal ve yapay sistemleri ifade eder. Ormanlar, okyanuslar, topraklar ve hatta bazı insan yapımı teknolojiler karbon yutağı görevi görerek karbonun doğal döngüsünü düzenler. 

Peki, karbon yutakları tam olarak nasıl çalışır? Neden bu kadar önemlidir? Ve karbon ayak izimizi azaltmada nasıl bir rol oynarlar? İşte karbon yutağı hakkında en çok sorulan sorular ve yanıtları.

İçindekiler

  1. Karbon Yutağı Nedir?
  2. Karbon Yutağı Nasıl Çalışır?
  3. En Büyük Doğal Karbon Yutakları Nelerdir?
  4. Ağaçlandırma ve Karbon Yutakları Arasındaki İlişki
  5. Karbon Yutakları İklim Değişikliğini Nasıl Önler?
  6. Karbon Yutağı Kapasitesini Artırmak İçin Neler Yapılabilir?
  7. Yapay Karbon Yutakları Var Mı?
  8. Karbon Yutaklarının Geleceği Nasıl Görünüyor?

1. Karbon Yutağı Nedir?

Karbon yutağı, atmosferdeki karbonu emerek depolayan doğal veya yapay sistemlere verilen isimdir. Bu yutaklar, gezegenimizin karbon dengesini sağlamak ve iklim değişikliği ile (iklim krizi) mücadele etmek açısından kritik bir rol oynar. 

Doğal karbon yutakları arasında ormanlar, toprak, okyanuslar ve bataklıklar bulunur. Yapay karbon yutakları ise insan eliyle oluşturulan karbon yakalama ve depolama teknolojilerini içerir.

2. Karbon Yutağı Nasıl Çalışır?

Karbon yutakları, fotosentez, kimyasal reaksiyonlar veya fiziksel emilim yoluyla atmosferdeki karbondioksit hapseder. Örneğin, ormanlar fotosentez yaparak CO2’yi emer ve oksijen üretir. Okyanuslar ise CO2’yi yüzey sularında çözüp deniz organizmaları tarafından kullanılır hale getirir.

3. En Büyük Doğal Karbon Yutakları Nelerdir?

Dünyadaki en büyük karbon yutakları şunlardır:

  1. Ormanlar: Özellikle tropikal yağmur ormanları, geniş yapraklı ağaçlar sayesinde büyük miktarda CO2 depolar.
  1. Okyanuslar: Küresel karbon döngüsünün en büyük aktörlerinden biri olan okyanuslar, atmosferdeki karbonun yaklaşık %30’unu emer.
  1. Toprak: Organik madde birikimi ve mikroorganizmalar aracılığıyla karbonu uzun süre tutar.
  1. Turba Bataklıkları ve Mangrov Ormanları: Atmosferdeki karbonu binlerce yıl boyunca saklayabilen ekosistemlerdir.

4. Ağaçlandırma (Ormanlaştırma) ve Karbon Yutakları Arasındaki İlişki

Ağaçlandırma (ormanlaştırma), karbon yutaklarının kapasitesini artırmanın en etkili yollarından biridir. Ağaçlar, fotosentez yoluyla atmosferdeki CO₂’yi emerek biyokütlelerinde depolar. Ormanlar ne kadar büyük ve sağlıklı olursa, o kadar fazla karbon tutabilirler. Yeni orman alanları oluşturmak, yok edilen ormanları yeniden canlandırmak ve mevcut ormanları korumak, karbon yutaklarının güçlenmesini ve karbon emisyonlarının artmasını sağlar.

Özellikle Karaçam (Pinus nigra) ve Kızılçam (Pinus brutia) gibi asli orman ağacı olan türler, Türkiye’de yayılışı geniş olan ve ormanların sürdürülebilirliği için kritik olduklarından dolayı tercih edilir. ecording olarak gerçekleştirdiğimiz drone (insansız hava araçları) ile ağaçlandırma (ormanlaştırma) çalışmaları sonucunda, ormanlaştırma açısından gereksinim görülen tüm alanlara tohum (tohum topu) atışları (ekimi) gerçekleştirerek orman ekosistemlerini büyütüyoruz ve karbon emisyonunun artmasına katkıda bulunuyoruz.

5. Karbon Yutakları İklim Değişikliğini Nasıl Önler?

Karbon yutakları, atmosferdeki CO₂ seviyelerini dengeleyerek küresel ısınmayı yavaşlatır. Yükselen sıcaklıkların en büyük nedenlerinden biri, fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşma nedeniyle artan sera gazı emisyonlarıdır. Doğal karbon yutakları, karbonu emerek iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini sınırlar:

  • Okyanuslar, dünya yüzeyindeki en büyük karbon yutaklarıdır ve CO₂’yi çözerek depolar. Ancak aşırı karbon emilimi okyanus asitlenmesine yol açarak deniz ekosistemlerini tehdit edebilir.
  • Ormanlar, büyük miktarda karbonu uzun yıllar boyunca depolayarak iklim düzenleyici bir rol oynar. Orman kaybı, depolanan karbonun atmosfere salınmasına neden olur.
  • Toprak, organik madde birikimi ile karbon depolayabilir. Ancak aşırı tarım, toprak erozyonu ve yanlış alanlarda kentleşme gibi etkenler, bu kapasitenin azalmasına neden olabilir.

Karbon yutakları ile karbon emisyonunun korunması ve artırılması, atmosferdeki karbon seviyesinin dengelenmesine ve sıcaklık artışlarının kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

6. Karbon Yutağı Kapasitesini Artırmak İçin Neler Yapılabilir?

Karbon yutağı ve karbon emisyonu kapasitesini artırmanın birçok yolu vardır:

  • Ağaçlandırma ile Ormanların Restorasyonu ve Rehabilitasyonu: Yeni orman alanları oluşturmak ve tahrip edilen ekosistemleri canlandırmak, karbon depolama kapasitesini artırır.
  • Toprak Yönetimi ve Tarım Teknikleri: Sürdürülebilir tarım uygulamaları, toprak karbonunu koruyarak tarım alanlarını etkili karbon yutaklarına dönüştürebilir.
  • Deniz Ekosistemlerinin Korunması: Mangrov ormanları, deniz çayırları ve mercan resifleri gibi ekosistemlerin korunması, okyanusların karbon depolama kapasitesini artırabilir.
  • Şehir Planlamasında Yeşil Alanlara Öncelik Verilmesi: Şehir içindeki yeşil alanların artırılması, kentlerdeki karbon ayak izinin düşürülmesine yardımcı olabilir.
  • Sürdürülebilir Enerji Kullanımı: Fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak, karbon emisyonlarının atmosfere yayılmasını önlemek ve yutakların aşırı yüklenmesini engellemek mümkündür.

7. Yapay Karbon Yutakları Var Mı?

Evet, bilim insanları ve mühendisler, atmosferdeki fazla karbonu yakalamak ve depolamak için çeşitli yapay karbon yutakları geliştiriyor. Bu teknolojiler, karbon emisyonlarını doğrudan azaltarak küresel sıcaklık artışını kontrol altına almayı amaçlıyor. Öne çıkan yapay karbon yutakları şunlardır:

  1. Karbon Yakalama ve Depolama (CCS): Fabrikalarda ve enerji santrallerinde ortaya çıkan CO₂’nin doğrudan yakalanarak yer altına enjekte edilmesi teknolojisidir.
  1. Doğrudan Hava Yakalama (DAC): Atmosferdeki CO₂’yi filtreleyerek yakalayan ve depolayan sistemlerdir.
  1. Biyolojik Mühendislik ile Karbon Depolama: Genetiği değiştirilmiş bitkiler ve yosunlar, daha fazla karbon tutacak şekilde geliştirilmektedir.

Ancak, bu teknolojilerin geniş çapta uygulanabilmesi için yüksek maliyetler ve enerji tüketimi gibi zorluklar bulunmaktadır. Doğal karbon yutakları ile birlikte kullanıldığında, iklim değişikliği ile mücadelede güçlü bir çözüm sunabilirler.

8. Karbon Yutaklarının Geleceği Nasıl Görünüyor?

İklim değişikliği (iklim krizi) ile mücadelede karbon yutakları kritik bir rol oynuyor. Ancak, ormansızlaşma ve çevresel tahribat gibi faktörler karbon yutaklarının kapasitesini azaltıyor. Bu nedenle, sürdürülebilirlik odaklı politikalar ve doğa temelli çözümler önümüzdeki yıllarda büyük önem taşıyacak.

Partnerimiz olmak için bugün bizimle iletişime geçin: https://ecording.org/kurumlaricin/

The post Doğanın Karbon Tutma Mekanizması: Karbon Yutağı Nedir? first appeared on ecording.

]]>
92057
Ardıç Kuşu ve Ardıç Ağacı: Doğanın Muhteşem İş Birliği https://ecording.org/ardic-kusunun-hikayesi/ Fri, 07 Feb 2025 13:19:58 +0000 https://ecording.org/?p=92050 Doğada her şey birbiriyle bağlantılıdır. Hiç düşündünüz mü, bir ağacın büyümesi için sadece toprak, su ve güneş yeterli midir? Bazı ağaç türleri, tohumlarını yaymak için hayvanların yardımına ihtiyaç duyar. İşte ardıç ağacı da doğadaki en ilginç iş birliklerinden birine sahiptir: Ardıç kuşu.

The post Ardıç Kuşu ve Ardıç Ağacı: Doğanın Muhteşem İş Birliği first appeared on ecording.

]]>
Doğada her şey birbiriyle bağlantılıdır. Hiç düşündünüz mü, bir ağacın büyümesi için sadece toprak, su ve güneş yeterli midir? Bazı ağaç türleri, tohumlarını yaymak için hayvanların yardımına ihtiyaç duyar. İşte ardıç ağacı da doğadaki en ilginç iş birliklerinden birine sahiptir: Ardıç kuşu.

Ardıç Kuşu: Doğanın Bahçıvanı

Ardıç kuşu (Turdus viscivorus), özellikle ardıç ağaçlarının yayılmasında kritik bir rol oynayan bir türdür. Bu kuşlar, ardıç ağacının mavi-siyah renkteki meyvelerini yemeyi çok sever. Ancak bu meyvelerin çekirdekleri sert bir kabukla kaplıdır ve doğrudan toprağa düşerse çimlenme oranları oldukça düşüktür. İşte burada ardıç kuşu devreye girer.

Ardıç kuşu meyveleri yedikten sonra sindirim sisteminde çekirdeklerin (tohumların)  üzerindeki sert kabuk bir miktar aşınır ve dışkıyla birlikte toprağa bırakılır. Bu süreç, tohumların çimlenmesini kolaylaştırır ve ardıç ağaçlarının yeni bölgelerde yayılmasını sağlar. Kuşlar tarafından farklı alanlara taşınan tohumlar, doğadaki bitki örtüsünün zenginleşmesine ve biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur.

Ardıç Ağaçları ve Orman Ekosistemindeki Rolü

Ardıç ağaçları (Juniperus spp.), kuraklığa ve zorlu iklim koşullarına dayanıklı, uzun ömürlü ağaçlardır. Genellikle yüksek rakımlarda ve kayalık bölgelerde yetişirler. Bu ağaçlar yalnızca oksijen üretmekle kalmaz, aynı zamanda pek çok canlı için yaşam alanı oluşturur.

  • Yaban hayatı için barınak: Yüksek rakımlarda yetişmesi nedeni ile ardıç ağaçları, birçok kuş türü, kemirgen ve böcek için barınak sağlar ve habitat oluşturur. 
  • Toprak erozyonunu önler: Derin kök sistemleri sayesinde toprağı tutarak erozyonun önüne geçer ve karbon tutulmasına katkı sağlar.
  • İklim krizine karşı mücadele: Karbon yutakları olarak görev yaparak atmosferdeki karbondioksit seviyesini azaltmaya yardımcı olur.

Sincaplar ve Diğer Hayvanların Katkısı

Ardıç ağacının yayılmasında sadece ardıç kuşu değil, sincaplar da önemli bir rol oynar. Sincaplar, meyveleri kış için saklarken bazılarını toprağa gömer ve unuturlar. Zamanla bu gömülen tohumlar filizlenir ve tıpkı meşelerde olduğu gibi ardıç türlerinde de ağaçlar yetişir ve orman ekosistemleri oluşur. Böylece doğanın döngüsü devam eder.

İnsan ve Ardıç Ağacı İlişkisi

Geçmişten günümüze ardıç ağaçları, insan hayatında da önemli bir yer tutmuştur. Eski medeniyetler ardıç ağacını kutsal kabul eder, tütsü olarak kullanırdı. Günümüzde ise tıbbi ve aromatik özellikleri nedeniyle ardıç yağı üretiminde değerlendirilir. Ancak, ardıç ağaçlarının büyüme süreci oldukça yavaş olduğundan korunmaları büyük önem taşır.

Doğanın Dengesine Saygı

Ardıç kuşu ve ardıç ağacı arasındaki bu uyum, doğanın ne kadar mükemmel bir dengeye sahip olduğunu bir kez daha gösteriyor. Her canlının ekosistemde bir görevi var ve bu döngünün devam edebilmesi için doğal yaşam alanlarının korunması gerekiyor. ecording olarak biz de ekosistemleri destekleyen çalışmalara devam ediyor, doğanın dengesini bozmadan yeşil alanların çoğalmasına katkıda bulunuyoruz.

Ardıç ağaçlarının ve onları yetiştiren bu muhteşem doğal döngünün korunması için hep birlikte hareket etmeliyiz. Unutmayalım ki, küçük bir kuşun yediği bir meyve, gelecekte koca bir ormanın başlangıcı olabilir.

The post Ardıç Kuşu ve Ardıç Ağacı: Doğanın Muhteşem İş Birliği first appeared on ecording.

]]>
92050
Karaçam: Doğanın Savaşçı Ağacı https://ecording.org/karacam/ Fri, 07 Feb 2025 12:47:09 +0000 https://ecording.org/?p=92041 Karaçam neden bu kadar önemli? Evrimsel süreçte nasıl bir yolculuk geçirdi? ecording olarak, ecoDrone'larla doğaya kazandırdığımız karaçamlar hakkında merak edilen tüm soruları bu yazıda cevaplıyoruz. Karaçamın hikayesine ve doğaya sağladığı faydalara birlikte göz atalım.

The post Karaçam: Doğanın Savaşçı Ağacı first appeared on ecording.

]]>
Zorlu iklimlere meydan okuyan, yangınlara dirençli kökleriyle yeniden doğan bir ağaç: Karaçam. Türkiye’nin geniş ormanlarında sıkça karşılaşılan bu tür, yalnızca dayanıklılığıyla değil, aynı zamanda ekosisteme sunduğu katkılarla da dikkat çekiyor. 

Peki, karaçam neden bu kadar önemli? Evrimsel süreçte nasıl bir yolculuk geçirdi? ecording olarak, ecoDrone’larla doğaya kazandırdığımız karaçamlar hakkında merak edilen tüm soruları bu yazıda cevaplıyoruz. Karaçamın hikayesine ve doğaya sağladığı faydalara birlikte göz atalım.

İçindekiler

  1. Karaçam Ağacı Nedir ve Nerelerde Yetişir?
  2. Karaçamın Evrimsel Geçmişi
  3. Karaçam Nasıl Zorlu Koşullarda Bile Hayatta Kalabiliyor?
  4. Karaçam Neden Ekolojik Restorasyon Projelerinde Tercih Ediliyor?
  5. ecodrone ile Karaçam Ekimini Nasıl Yapıyoruz?

1. Karaçam Ağacı Nedir ve Nerelerde Yetişir?

Karaçam (Pinus nigra), sert iklim koşullarına dayanıklı, uzun ömürlü ve hızlı büyüyen bir çam türüdür. Türkiye’nin dağlık bölgelerinde geniş yayılış gösteren bu ağaç, özellikle Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde sıkça görülür. 

Deniz seviyesinden 2000 metreye kadar yükseklikte yetişebilir ve fakir topraklara bile uyum sağlayarak erozyonla mücadelede kritik bir rol oynar. Dayanıklılığı ve hızlı büyümesi sayesinde hem orman ekosistemlerini güçlendirir hem de doğaya büyük katkı sağlar.

Temel Teknik Özellikler

  • Bilimsel Adı: Pinus nigra
  • Aile: Pinaceae (Çamgiller)
  • Yaşam Süresi: 300+ yıl
  • Yükseklik: 20-55 metreye kadar uzayabilir.
  • Büyüme Hızı: Orta seviyede büyüyen bir türdür.
  • Kök Sistemi: Derin ve güçlü bir kök yapısına sahiptir, bu sayede toprak erozyonunu önler.
  • Dağılım Alanı: Avrupa, Türkiye, Kuzey Afrika ve Batı Asya’da geniş bir yayılım gösterir.
  • Toprak ve İklim Tercihi: Taşlı, fakir ve kurak topraklarda bile yaşayabilir. Soğuğa ve kuraklığa oldukça dayanıklıdır.

Karaçamın Büyüme ve Üreme Döngüsü

Karaçam, doğanın kusursuz döngüsüne uyum sağlayan etkileyici bir üreme mekanizmasına sahiptir. Kozalakları, rüzgarın taşıdığı polenlerle döllenir ve tohumlarını yayarak yeni nesillerin filizlenmesini sağlar. Tohumlar, özellikle yangın sonrası açılan alanlarda hızla çimlenerek toprağa tutunur ve büyümeye başlar.

İlk yıllarında yavaş gelişse de, köklerini derinleştirdikçe büyüme hızını artırır ve birkaç on yıl içinde güçlü bir orman ağacı haline gelir. Bu döngü, karaçamın ekosistem içindeki sürekliliğini sağlayarak, doğanın dengesine büyük katkı sunar.

2. Karaçamın Evrimsel Geçmişi

Karaçam, yaklaşık 50 milyon yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahiptir. Evrimsel süreçte farklı iklim ve toprak koşullarına uyum sağlayarak geniş bir yayılıma ulaşmıştır. 

Bu adaptasyon yeteneği, karaçamın değişen çevresel koşullara karşı dirençli kalmasını sağlamıştır. Bugün hala Türkiye’nin birçok farklı bölgesinde sağlıklı popülasyonlar oluşturmasının temel nedeni budur.

3. Karaçam Nasıl Zorlu Koşullarda Bile Hayatta Kalabiliyor?

Karaçam (Pinus nigra), ekstrem hava koşullarına ve fakir topraklara dayanıklılığı ile bilinen bir ağaç türüdür. Bunun en büyük sebebi, derinlere inen kök sistemi ve kalın, reçineli kabuğudur. Kökleri, kuraklık dönemlerinde bile suya ulaşabilmesini sağlar, bu da ağacın uzun süreli kuraklıklara  ve rüzgarlara karşı direnç göstermesine yardımcı olur. Ayrıca reçineli yapısı, zararlı böceklere ve hastalıklara karşı doğal bir koruma sağlar.

4. Karaçam Neden Ekolojik Restorasyon Projelerinde Tercih Ediliyor?

Karaçam, fakir topraklarda bile hızlı büyüyebilen ve kuraklığa dayanıklı bir tür olduğu için erozyon kontrolü, çölleşmeyle mücadele ve karbon depolama projelerinde sıkça tercih edilir. Kuraklığa ve rüzgarlara dayanıklılığı sayesinde ekstrem koşullarda yetişme ve büyüme yeteneğine sahiptir.

ecoDrone’larla gerçekleştirdiğimiz Karaçam (Pinus nigra) ekimi çalışmaları de tam olarak bu yüzden önem taşır. Bu ağaçlar, gelecekte orman alanlarını genişleterek ekosistemleri güçlendirmeye yardımcı olacak.

5. ecoDrone ile Karaçam Ekimini Nasıl Yapıyoruz?

ecording olarak, ecoDrone (insansız hava araçları) ile karaçam tohumlarının ekimlerini gerçekleştirerek yeniden ağaçlandırma çalışmalarını hızlandırıyoruz. Bu yöntem, geleneksel dikim yöntemlerine göre daha hızlı, daha az maliyetli, daha güvenli ve daha yüksek atış kapasiteli bir şekilde uygulanabiliyor.

Özellikle orta ve yüksek rakımlarda iklim krizi nedeni ile orman özelliğini kaybetme riski taşıyan alanlar, erozyon sahaları, yangın sonrası restore ve rehabilite edilmesi gereken bölgeler şu an için öncelikli olarak çalışma alanlarıdır.

Detaylı bilgi için:  https://ecording.org/ecodrone/

The post Karaçam: Doğanın Savaşçı Ağacı first appeared on ecording.

]]>
92041
Kızılçam: Yangınlarla Evrimleşen ve Ormanları Yeniden Yeşerten Ağaç https://ecording.org/kizilcam/ Fri, 07 Feb 2025 12:14:22 +0000 https://ecording.org/?p=92032 Kızılçam nasıl oluyor da yangınlardan sonra bile yaşamını sürdürebiliyor? Yangınlara karşı geliştirdiği dayanıklılık mekanizmaları nelerdir? Ve daha da önemlisi, ekosistem için neden bu kadar kritik bir role sahip? Bu yazıda, kızılçamın binlerce yıllık adaptasyon sürecini, yangınlarla olan ilişkisini ve orman ekosistemine sağladığı eşsiz katkıları keşfedeceğiz.

The post Kızılçam: Yangınlarla Evrimleşen ve Ormanları Yeniden Yeşerten Ağaç first appeared on ecording.

]]>
Orman yangınları, doğanın en yıkıcı felaketlerinden biri gibi görünebilir. Alevler yükselirken, ağaçların birer birer kül olduğu düşünülür. Ancak bazı ağaçlar, yangınları bir son değil, bir başlangıç olarak görür. İşte Kızılçam (Pinus brutia), doğanın en büyük sınavlarından biri olan yangınlara karşı evrimleşmiş, küllerin içinden yeniden doğan mucizevi bir ağaç türü.

Peki, kızılçam nasıl oluyor da yangınlardan sonra bile yaşamını sürdürebiliyor? Yangınlara karşı geliştirdiği dayanıklılık mekanizmaları nelerdir? Ve daha da önemlisi, ekosistem için neden bu kadar kritik bir role sahip? Bu yazıda, kızılçamın binlerce yıllık adaptasyon sürecini, yangınlarla olan ilişkisini ve orman ekosistemine sağladığı eşsiz katkıları keşfedeceğiz.

İçindekiler

  1. Kızılçam Ağacı Nedir ve Nerelerde Yetişir?
  2. Kızılçam Ekosistemin Dengesi İçin Neden Önemlidir?
  3. Kızılçam Yangınlara Karşı Neden Dayanıklıdır?
  4. Kızılçam Ormanları Karbon Salımı Azaltımında Nasıl Rol Oynar?
  5. Kızılçam ve Diğer Ağaç Türleri Arasındaki Farklar Nelerdir?
  6. Kızılçam Ormanları Sadece Yangın Sonrası mı Filizlenir?

1. Kızılçam Ağacı Nedir ve Nerelerde Yetişir?

Kızılçam (Pinus brutia), Akdeniz iklimine sahip bölgelerde yaygın olarak bulunan, sıcağa ve kuraklığa dayanıklı bir iğne yapraklı ağaçtır. Türkiye’de Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde geniş yayılım gösterir. Hızlı büyüyen ve yangınlarla başa çıkma yeteneği olan bu tür, orman ekosistemlerinde kilit bir rol oynar.

Temel Teknik Özellikler

  • Bilimsel Adı: Pinus brutia
  • Familyası: Pinaceae (Çamgiller)
  • Ortalama Boy: 20-30 metre (Bazı örneklerde 40 metreye kadar ulaşabilir)
  • Gövde Çapı: 60-80 cm
  • Ömrü: 150-200 yıl
  • İğne Yaprakları: 10-18 cm uzunluğunda, sert ve sivri
  • Kozalakları: 6-12 cm uzunluğunda, önce yeşil olup olgunlaştığında kahverengi
  • Toprak Tercihi: Kumlu, kireçli ve fakir topraklarda bile büyüyebilir
  • İklim Uyumu: Yıllık yağış miktarı 500-1200 mm arasında değişen bölgelerde rahatlıkla yetişebilir

Kızılçamın Büyüme ve Üreme Döngüsü

Kızılçam, genç yaşta hızlı büyür ve 10-15 yıl içinde kozalak üretmeye başlar. Kozalakları, ağaç üzerinde 2-3 yıl boyunca kalabilir ve tohumlarını çevre koşulları uygun hale geldiğinde serbest bırakır.

Bu süreçte özellikle yangın sonrası kendini yenileme yeteneği oldukça dikkat çekicidir. Çoğu iğne yapraklı ağacın aksine, Kızılçam’ın kozalakları, yüksek sıcaklıklarda açılarak yangından sonra hızla tohum yayılmasını sağlar. Bu da türün Akdeniz ikliminde hayatta kalmasını sağlayan önemli bir adaptasyondur.

2. Kızılçam Ekosistemin Dengesi için Neden Önemlidir?

Kızılçam, toprak stabilizasyonunu sağlar, karbon tutar ve biyoçeşitliliği destekler. Aynı zamanda, özellikle Akdeniz ekosistemlerinde birincil ağaç türlerinden biri olarak besin zincirinde kilit bir rol oynar:

  1. Toprak Koruma ve Erozyon Önleme: Kızılçam ormanları, özellikle eğimli arazilerde toprağın yağmur ve rüzgarla taşınmasını engelleyerek erozyonu minimize eder.
  2. Biyolojik Çeşitliliği Destekleme: Kızılçam ormanları, arılar, kuşlar, sürüngenler ve çeşitli memeli türleri için önemli bir yaşam alanıdır. Çam balı üretimi için de kritik bir ağaç türüdür.
  3. Karbon Depolama: Kızılçam, fotosentez yoluyla atmosferdeki karbonu yakalayarak küresel ısınmayı yavaşlatmaya katkıda bulunur.

Bu özellikleri sayesinde, kızılçam ekosistemde yalnızca bir ağaç türü değil, bir denge unsuru olarak varlığını sürdürmektedir.

3. Kızılçam Yangınlara Karşı Neden Dayanıklıdır?

Orman yangınları, Akdeniz ekosisteminin doğal bir parçasıdır. Kızılçam ise bu zorlu çevre koşullarına evrimsel olarak uyum sağlamış birkaç ağaç türünden biridir.

Yangına Dayanıklılık Sağlayan Mekanizmalar:

  • Serotinöz Kozalaklar: Kızılçamın kozalakları, yüksek sıcaklıkta açılarak tohumlarını yangın sonrası besin açısından zenginleşmiş toprağa bırakır. Bu mekanizma, ormanın hızlı bir şekilde yenilenmesini sağlar.
  • Kalın Kabuk: Gövdesini saran kalın kabuk tabakası, yangın sırasında iç dokuların zarar görmesini önler.
  • Hızlı Büyüme Yeteneği: Kızılçam fidanları, yangın sonrası dönemde hızla büyüyerek ekosistemin kendini yenilemesine olanak tanır.
  • Bu adaptasyonlar sayesinde kızılçam ormanları, yangınlardan sonra hızla toparlanarak kendini yenileyebilen bir ekosistem oluşturur.

4. Kızılçam Ormanları Karbon Salımı Azaltımında Nasıl Rol Oynar?

Tüm ormanlar gibi kızılçam ormanları da atmosferdeki karbonu emer ve karbon döngüsünü dengeler. Hızlı fotosentez yapma yetenekleri sayesinde iklim değişikliğine karşı kritik bir doğal savunma mekanizması sunarlar.

5. Kızılçam ve Diğer Ağaç Türleri Arasındaki Farklar Nelerdir?

Kızılçamın yangına adaptasyonu, hızlı yenilenme kapasitesi ve kuru, besin değeri düşük topraklarda büyüyebilmesi onu diğer iğne yapraklı türlerden ayırır. Özellikle sedir, göknar ve karaçam gibi türlere kıyasla daha sıcağa dayanıklı ve daha hızlı yayılan bir türdür.

6. Kızılçam Ormanları Sadece Yangın Sonrası mı Filizlenir?

Hayır, kızılçam sadece yangın sonrası değil, doğal olarak da yayılabilir. Ancak yangın, tohumların yayılmasını tetikleyen bir mekanizma olarak işlev görür. Bu durum aslında, Kızılçam ve Akdeniz ormanlarının kendilerini gençleştirme ve yenileme döngüsüdür.

Maalesef insan etkilerinin aşırı olması nedeni ile bu döngüler sıklıkla ve yanlış şekilde yaşanmaktadır. Doğrudan tohum ekimi ya da ecoDrone gibi teknolojilerle desteklenen yayılma yöntemleri, doğal döngüyü hızlandırabilir.

The post Kızılçam: Yangınlarla Evrimleşen ve Ormanları Yeniden Yeşerten Ağaç first appeared on ecording.

]]>
92032
Ağaç Dikmeyi İş Modeline Entegre Eden Dünyaca Ünlü İş Birlikleri https://ecording.org/dunyaca-unlu-isbirlikleri/ Mon, 08 Jul 2024 07:26:04 +0000 https://ecording.org/?p=88902 Dünya genelinde ağaç dikmenin önemini kavrayan birçok büyük şirket ve organizasyon, bu çevre dostu eylemi iş modellerine entegre ederek sürdürülebilirlik ve çevre koruma alanında önemli adımlar atıyor. Bu blogda, ağaç dikmeyi iş modeline entegre etmiş dünyaca ünlü iş birliklerini ve onların bu alandaki başarı hikayelerini inceleyeceğiz.

The post Ağaç Dikmeyi İş Modeline Entegre Eden Dünyaca Ünlü İş Birlikleri first appeared on ecording.

]]>
Dünya genelinde ağaç dikmenin önemini kavrayan birçok büyük şirket ve organizasyon, bu çevre dostu eylemi iş modellerine entegre ederek sürdürülebilirlik ve çevre koruma alanında önemli adımlar atıyor. Bu blogda, ağaç dikmeyi iş modeline entegre etmiş dünyaca ünlü iş birliklerini ve onların bu alandaki başarı hikayelerini inceleyeceğiz.

1. Ecosia: Arama Motoruyla Ağaç Dikme

Ecosia, kar amacı gütmeyen bir arama motoru olarak faaliyet gösterir ve elde ettiği gelirlerin %80’ini ağaç dikme projelerine bağışlar. Ecosia kullanıcıları, her arama yaptıklarında elde edilen reklam gelirleriyle ağaç dikimine katkıda bulunur. Şirket, bugüne kadar dünya genelinde 130 milyondan fazla ağaç dikilmesine yardımcı olmuştur. Ecosia’nın bu modeli, kullanıcıların günlük internet kullanımını çevresel bir faydaya dönüştürerek sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmaktadır.

2. Patagonia: Doğa Dostu Giysiler ve Ağaç Dikme

Outdoor giyim markası Patagonia, doğa dostu üretim süreçleri ve sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığı ile tanınır. Şirket, çevreye olan bağlılığını ağaç dikme projelerine de yansıtmaktadır. Patagonia, çeşitli ağaç dikme organizasyonları ile iş birliği yaparak, her satın alınan ürün için bir ağaç dikmeyi taahhüt etmektedir. Bu sayede, müşterilerinin çevreye olan katkılarını artırmayı hedeflemektedir.

3. Apple: Üretimde Karbon Nötr ve Ağaç Dikme

Teknoloji devi Apple, üretim süreçlerini karbon nötr hale getirme çabalarının bir parçası olarak, dünya genelinde geniş çaplı ağaç dikme projeleri yürütmektedir. Apple, hem karbon emisyonlarını dengelemek hem de biyolojik çeşitliliği artırmak amacıyla, çeşitli ağaçlandırma projelerine yatırım yapmaktadır. Bu projeler, hem yerel ekonomilere katkıda bulunmakta hem de ekosistemlerin korunmasına yardımcı olmaktadır.

4. Timberland: Yeşil Adımlar ve Ağaç Dikme

Timberland, ayakkabı ve giyim sektöründe faaliyet gösteren bir marka olarak, çevre dostu üretim süreçlerine ve ağaç dikme projelerine büyük önem vermektedir. Şirket, dünya genelinde 50 milyon ağaç dikme hedefiyle yola çıkmış ve bu hedef doğrultusunda çeşitli sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapmıştır. Timberland, ağaç dikme projelerini yerel topluluklarla birlikte yürüterek, çevre bilincini artırmayı ve yerel ekonomilere destek olmayı amaçlamaktadır.

5. Tentree: Her Ürün İçin 10 Ağaç

Tentree, sürdürülebilir moda markalarından biri olarak her satın alınan ürün için 10 ağaç dikme taahhüdü ile tanınır. Şirket, bugüne kadar dünya genelinde 65 milyondan fazla ağaç dikilmesine yardımcı olmuştur. Tentree, müşterilerine sadece şık ve sürdürülebilir giysiler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda çevreye doğrudan katkıda bulunmalarını sağlayan bir iş modeli benimsemektedir. Şirket, ağaç dikme projelerini Afrika, Asya ve Kuzey Amerika’da yoğunlaştırarak küresel ölçekte çevresel etkiler yaratmaktadır.

6. Microsoft: Karbon Negatif Hedef ve Ağaç Dikme

Microsoft, 2030 yılına kadar karbon negatif olma hedefi doğrultusunda büyük çaplı çevre projeleri yürütmektedir. Bu hedefin bir parçası olarak, geniş çaplı ağaç dikme projelerine yatırım yapmaktadır. Microsoft, hem kendi operasyonel karbon ayak izini azaltmak hem de küresel karbon seviyelerini düşürmek amacıyla, ormanların yeniden canlandırılması ve yeni ormanların oluşturulması için çeşitli çevre organizasyonları ile iş birliği yapmaktadır.

7. Amazon: The Climate Pledge ve Ağaç Dikme

Amazon, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında 2040 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdü ile “The Climate Pledge” adını verdiği girişimi başlatmıştır. Bu taahhüt kapsamında, dünya genelinde ağaç dikme projelerine önemli yatırımlar yapmaktadır. Amazon, küresel ormanların korunması ve yeniden ağaçlandırılması için çeşitli sivil toplum kuruluşları ve hükümetlerle iş birliği yaparak, sürdürülebilir bir gelecek için adımlar atmaktadır.

8. Google: Karbon Ayak İzi Azaltma ve Ağaç Dikme

Google, çevresel sürdürülebilirlik konusunda öncü şirketlerden biri olarak, karbon ayak izini azaltma ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında aktif bir rol oynamaktadır. Şirket, aynı zamanda dünya genelinde ağaç dikme projelerine de destek vermektedir. Google, ağaç dikme girişimleri ile karbon emisyonlarını dengelemeyi ve ekosistemleri korumayı hedeflemektedir.

Ağaç Dikmenin Önemi ve Geleceği

Ağaç dikmek, iklim değişikliği ile mücadelede ve ekosistemlerin korunmasında hayati bir rol oynamaktadır. Ağaçlar, karbonu atmosferden emerek oksijen üretir, toprak erozyonunu önler ve biyolojik çeşitliliği destekler. Şirketlerin iş modellerine ağaç dikme projelerini entegre etmeleri, sadece çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratma açısından da büyük önem taşımaktadır.

Sizler de Ağaç Dikmeyi İş Modelinize Entegre Edebilirsiniz

ecording ile, markanıza sürdürülebilir bir değer katabilirsiniz. Küresel iklim krizine karşı marka ve kurumlardan, bireylere, bireylerden doğaya uzanan modellerle sosyal ve çevresel etkinizi artırabilir, sürdürülebilirlik hedeflerinizi güçlendirebilirsiniz.

ecoDrone ile Ürün/Hizmet/İşlem Satış Bazlı İş Birliği modeli kapsamında; partner markaların ürün/hizmet veya işlemlerine entegre edilen her ecoDrone İşaretli ürün, hizmet veya işlem için, ecoDrone’lar ile öncelikli ulaşılması zor alanlara tohum ve tohum topu atışları gerçekleştirilerek, ormanlaştırma ve biyoçeşitlilik çalışmalarına destek verilmektedir.

Ayrıca tüketiciler entegre edilen ürün/hizmet/işlemler üzerindeki ecoDrone İşaretini telefon kamerasıyla okutarak, tohum toplarının serüvenlerini takip edebilmektedirler. Detaylı bilgi için: https://ecording.org/kurumlaricin/

The post Ağaç Dikmeyi İş Modeline Entegre Eden Dünyaca Ünlü İş Birlikleri first appeared on ecording.

]]>
88902
Gönüllülük Projeleri: Çalışan Gönüllülüğü & Kurumsal Gönüllülük https://ecording.org/calisan-gonullulugu/ Tue, 25 Jun 2024 12:10:17 +0000 https://ecording.org/?p=88166 Çalışanlar arasında oluşan “sessiz istifa” trendinin yükseldiği son yıllarda, iş yerlerine bağlılık oluşturmanın en etkili yollarından biri çalışan gönüllülüğü ve kurumsal gönüllülük programlarını destekleyerek, gönüllülük projelerinde yer almak oluyor. Şirketinizde ortak bir amaç oluşturarak ekip ruhunu güçlendirirken, ülkenize ve Dünya’ya iyi gelecek etkinliklere katılmak hem çalışan bağlılığını artıracak hem de  işveren markası kimliğinizi güçlendirecek. Bu yazımızda çalışan gönüllülüğü terimini istatistiklerle açıklarken, kurum olarak yapabileceğiniz gönüllülük projelerinden bahsedeceğiz.

The post Gönüllülük Projeleri: Çalışan Gönüllülüğü & Kurumsal Gönüllülük first appeared on ecording.

]]>

Çalışanlar arasında oluşan “sessiz istifa” trendinin yükseldiği son yıllarda, iş yerlerine bağlılık oluşturmanın en etkili yollarından biri çalışan gönüllülüğü ve kurumsal gönüllülük programlarını destekleyerek, gönüllülük projelerinde yer almak oluyor.

Şirketinizde ortak bir amaç oluşturarak ekip ruhunu güçlendirirken, ülkenize ve Dünya’ya iyi gelecek etkinliklere katılmak hem çalışan bağlılığını artıracak hem de  işveren markası kimliğinizi güçlendirecek. 

Bu yazımızda çalışan gönüllülüğü terimini istatistiklerle açıklarken, kurum olarak yapabileceğiniz gönüllülük projelerinden bahsedeceğiz.

İçindekiler

  1. Çalışan Gönüllülüğü (Kurumsal Gönüllülük Programı) Nedir?
  2. İşverenler ve Çalışanlar Olarak Neden Gönüllülük Projelerine Katılmayı Düşünmeliyiz?
  3. İstatistiklerle Çalışan Gönüllülüğü
  4. Türkiye’de Gönüllülük Projeleri

Çalışan Gönüllülüğü (Kurumsal Gönüllülük Programı) Nedir?

Kısaca açıklamak gerekirse, kurumsal gönüllülük programı veya ‘çalışan gönüllülüğü’, çalışanların yerel veya küresel çapta faaliyetlerini sürdüren kurumlara, kar amacı gütmeyen kuruluşlara veya sosyal etki yaratan organizasyonlara gönüllü olarak zaman ayırmalarını teşvik eden ve bu fırsatları sağlayan bir tür kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) uygulamasıdır.

Genellikle çalışanlara bir fayda olarak sunulur. Örneğin, bir kurum çalışanlarına yılda ücretli gönüllülük günleri sunabilir.

İşverenler ve Çalışanlar Olarak Neden Gönüllülük Projelerine Katılmayı Düşünmeliyiz?

Gerçek Bir Etki Yaratma

Kurumsal sosyal sorumluluk, iş dünyasında giderek artan bir ilgi alanı haline gelmiş durumda ve işletmelerin sürdürülebilir bir şekilde, toplumsal fayda odaklı faaliyetlerde bulunmalarına dair artan bir beklenti var.

Tüm ekibinizin sadece üç ayda bir 2 saat gönüllülük programlarına katılmasının bu kuruluşlar için ne kadar değerli olabileceğini bir düşünün. Bu tür katkılar, sivil toplum kuruluşlarının sürdürülebilir kılar ve topluma önemli ölçüde fayda sağlar.

Çalışan Bağlılığı Oluşturma

Daha fazla şirketin hibrit veya tamamen uzaktan çalışma modeline geçmesiyle birlikte, yüz yüze iletişimin azalması, çalışanlarınızın refahını her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Şirketinizde ortak bir amaç oluşturmak ve çalışanlara birlikte, anlam taşıyan ve ‘iyi hissettiren’ işler yapmaları için başka bir yol sunmak, çalışan moralini artırmanın ve onları mutlu etmenin en iyi yollarından biri.

Şu anda dünyayı kasıp kavuran “sessiz istifa” trendine karşın daha güçlü bir topluluk duygusu oluşturmak, genç ve sosyal açıdan milenyum kuşağı çalışanlarını bağlı tutmaya  yardımcı olabilir.

Ekip Oluşturma

Kurumsal gönüllülüğe katılmak, genellikle bağlantısı olmayan departmanlar arasındaki ilişkileri ve işbirliklerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Bu, daha verimli, birbiriyle bağlantılı ekiplerin oluşmasına ve çalışanların işyerinde sosyal bağlantılarını kuvvetlendirmelerine/güçlendirmelerine olanak tanır.

İstatistiklerle Çalışan Gönüllülüğü 

  • Çalışanların %80’i grup gönüllülüğünün, iş arkadaşlarıyla ilişkilerini güçlendirdiğini ifade ediyor. (1)

Ekip gönüllülüğü günlerinde, şirket içindeki hiyerarşi gerçek anlamda göz ardı edilir. Tüm ekip, eşit bir zeminde çalışır ve genellikle ortak bir hedefe yönelik birlikte çalışırken karşılaşılan ortak engellerle mücadele eder. Bu durum, iş ilişkilerinin güçlenmesinin, farklı departmanlar arasında yeni bağlantılar kurulmasına ve çalışanların birbirleriyle daha iyi iletişim kurmasına olanak tanır.

Bu, çalışanların birbirlerine daha yakın hissetmelerine ve işbirliği içinde daha verimli çalışmalarına olanak sağlayarak, işyerindeki genel atmosferi olumlu yönde etkileyebilir. Bu da, çalışanların motivasyonunu ve memnuniyetini artırabilir, dolayısıyla kuruluşunuzdaki genel başarıya katkı sağlayabilir.

  • Çalışanların %87’si, şirketleri aracılığıyla gönüllü olarak çalışmanın işverenleri hakkındaki algılarının iyileştiğini belirtti. (2)

Günümüzde, çalışanlar işverenlerinden daha fazlasını bekliyorlar. COVID-19 sonrası uzaktan çalışmanın artması ve 2025 yılında Z kuşağınınn küresel iş gücünün üçte birini oluşturacak olmasıyla birlikte, çalışanların ağırlıklı olarak maaşla motive oldukları günler geride kaldı.

Bu gönüllülük istatistikleri, ekibinize bir amaç hissi sağlamanın ve kuruluşlarınızda değer aşılamanın, çalışanlarınızın kurumunuz çatısı altında çalışırken ne kadar tatmin olduklarını ciddi bir şekilde etkileyebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla, uzun vadede çalışanların elde tutulmasını etkileyebilir.

  • Çalışan gönüllülük projeleri arttıkça işten ayrılma oranı ortalama %57 oranında azalıyor. (3)

Gönüllülük sayesinde kazanılan yeni beceriler ve sosyal bağlantılar, gönüllülükten kaynaklanan stresin azalmasıyla birlikte, sadece üretkenliği artırmakla kalmaz, aynı zamanda çalışan bağlılığını da iyileştirir. Çalışanlar, rollerine ve işverenlerine daha yakın hissettiklerinde, mevcut organizasyonlarını terk etme olasılıkları daha düşüktür.

  • İK yöneticilerinin %92’si, gönüllülüğün çalışanların mesleki becerilerini geliştirdiğine inanıyor. (4)

Zaman yönetimi, düzenleme ve kişilerarası iletişim gibi birçok beceri, çalışanlar gönüllülük yaparak hem kazanabilir hem de geliştirebilirler. Örneğin, bir gönüllülük gününde edinilen kişilerarası iletişim becerisi, bir çalışanın iş arkadaşlarıyla ve müşterilerle daha etkili bir şekilde iletişim kurmasına yardımcı olabilir.

Türkiye’de Gönüllülülük Projeleri

  • Habitat Derneği, 1997 yılından beri gençlerin ve yetişkinlerin sosyal kalkınmasına yönelik projeler yürütmektedir. Çalışanlarınızı bu projelere yönlendirerek, şirketinizin sosyal sorumluluk bilincini artırabilirsiniz: https://habitatdernegi.org/ 
  • TEMA Vakfı, 1992’den beri doğa koruma çalışmalarına öncülük etmektedir. Çalışanlarınızı TEMA’nın gönüllülük projelerine katılmaları için teşvik edin: https://www.tema.org.tr/ 
  • HAYTAP, 2008 yılında hayvan haklarını korumak ve savunmak amacıyla kurulmuştur. Çalışanlarınızı, HAYTAP’ın hayvan hakları alanındaki gönüllülük projelerine katılmaları için teşvik ederek destek olabilirsiniz: https://www.haytap.org/ 

The post Gönüllülük Projeleri: Çalışan Gönüllülüğü & Kurumsal Gönüllülük first appeared on ecording.

]]>
88166
Yapay Zeka İklim Kriziyle Mücadele Edebilir Mi: Re-Tina’nın Devrimci Rolü https://ecording.org/retina/ Tue, 21 May 2024 11:53:57 +0000 https://ecording.org/?p=87818 Yapay Zeka kullanımıyla 2030'da, dünya genelinde Kanada veya Japonya'nın yıllık karbon emisyonlarına eşdeğer miktarda azalma bekleniyor. Bu yazımızda, AI kullanımının sürdürülebilir bir geleceğe nasıl katkılar sağlayabileceğini açıklarken, yapay zekanın yeni ve devrimci kullanım alanlarından biri olan Re-Tina modelini ele alacağız.

The post Yapay Zeka İklim Kriziyle Mücadele Edebilir Mi: Re-Tina’nın Devrimci Rolü first appeared on ecording.

]]>
Teknoloji, her geçen gün yaşamımızı daha da kolaylaştırmanın yanı sıra çevresel sürdürülebilirlik konusunda da bize yardımcı oluyor. Özellikle yapay zeka (AI) teknolojileri, çevre dostu uygulamalar ve sürdürülebilir yaşam biçimleri için yeni kapılar aralıyor. Öyle ki, Yapay Zeka kullanımıyla 2030’da, dünya genelinde Kanada veya Japonya’nın yıllık karbon emisyonlarına eşdeğer miktarda azalma bekleniyor. 

Bu yazımızda, AI kullanımının sürdürülebilir bir geleceğe nasıl katkılar sağlayabileceğini açıklarken, yapay zekanın yeni ve devrimci kullanım alanlarından biri olan Re-Tina modelini ele alacağız.

İçindekiler

  1. Yapay Zeka İklim Kriziyle Mücadele Edebilir Mi?
  2. Re-Tina Nedir?
  3. Re-Tina’nın Temel İşlevi ve Geliştirilme Süreci
  4. Gaze Attention ve Hand-Object Segmentation
  5. Çevresel Görevler ve Re-Tina’nın Rolü

Yapay Zeka İklim Kriziyle Mücadele Edebilir Mi?

Pwc’nin yayımladığı rapora göre, çevreye duyarlı yapay zeka uygulamaları, neredeyse Dünya’daki tüm bölgeler için büyük sera gazı azaltma potansiyeline sahiptir. Kuzey Amerika ve Doğu Asya, 2030’da sera gazı emisyonlarını sırasıyla %1.6 – %6.1 ve %2.7 – %4.8 oranında azaltabilir.

Yapay zeka, enerji (%2.2’ye kadar) ve ulaşım (%1.7’ye kadar) sektörlerinde sera gazı emisyonlarını en çok azaltan teknolojidir. Ancak, tarım ve su da çevre için önemlidir. Tarımsal yapay zeka, 2030’da sera gazı emisyonlarını 160 milyon ton CO₂e’ye kadar azaltabilir ve daha fazla gıda üretirken daha az kaynak kullanabilir. 

Yapay zeka kullanımının su kalitesi ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının yanı sıra hava kirliliği, orman tahribatı ve toprak bozulmasının önlenmesi gibi alanlarda olumlu etkileri olabilir.

Örneğin, yapay zeka uydu verileri ve yer tabanlı sensörlerle orman koşullarını gerçek zamanlı olarak izleyebilir ve yasa dışı orman tahribatını belirleyerek erken uyarı sistemleri sağlayabilir. Bu, 2030’a kadar dünya genelinde 32 milyon hektar ormanın korunmasına yardımcı olabilir. 

Hava kirliliği insan sağlığı için büyük bir risk teşkil eder. Yapay zeka, hava kalitesini daha doğru ve yerel olarak izleyerek bu riski azaltabilir. Pwc’nin analizlerine göre, AI’nin bu şekilde kullanılması, 2030’da dünya genelinde sağlık maliyetlerinde ve sağlık etkilerinde 150 milyon dolarlık ekonomik fayda sağlayabilir.

Re-Tina Nedir?

Re-Tina, ecording’in geliştirdiği yenilikçi bir teknoloji olup, çevresel sorumlulukları teşvik etmek ve bireysel katkıları doğrulamak amacıyla geliştirilen state of the art bir aktivite sınıflandırma modelidir. Bu teknolojik ilerleme, bizi büyük bir küresel zorluk olan iklim kriziyle mücadeleye daha donanımlı bir şekilde sokuyor.

İklim değişikliğiyle mücadelede yapay zeka (AI) teknolojileri önemli bir potansiyel sunmaktadır. Climate-tech veya iklim teknolojileri olarak bilinen bu alan, AI’ın analitik gücünden yararlanarak çevresel etkilerimizi azaltacak stratejiler geliştirmekte ve böylece daha sürdürülebilir çözümler üretmektedir. 

Re-Tina, bu devrimin bir parçası olarak, kullanıcıların çevre dostu davranışlarını teşvik edip doğrulayarak gerçek zamanlı verilerle küresel iklim krizine aktif bir çözüm sunmaktadır.

Re-Tina’nın Temel İşlevi ve Geliştirilme Süreci

Re-Tina, ecording’in mobil uygulaması olan ecoNow’te kullanılan yenilikçi bir yapay zeka modelidir. ecoNow, Dünya yararına verilen görevleri doğruladığınızda, küresel iklim krizine karşı harekete geçerken, edindiğiniz ecoCoin’ler ile de kendinizin ve Dünya’nın ihtiyaçlarını karşılayabileceğiniz bir platformdur.

Re-Tina bu mobil uygulamada kullanıcıların gönderdiği birinci şahıs bakış açısı videolarını kullanarak aktiviteleri doğrular. Model, AutoML gibi en son teknolojiler kullanılarak geliştirilmiştir ve kullanıcılardan sürekli olarak alınan video verileri ile periyodik olarak güncellenir.

Bu gelişmiş modelin temel amacı, bireylerin çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili görevleri yerine getirip getirmediğini doğrulamaktır. Örneğin, bir kullanıcının toplu taşıma kullanımını, geri dönüşüm faaliyetlerini veya enerji tasarrufu sağlayıcı davranışlarını teşvik etmek ve doğrulamak Re-Tina’nın görevleri arasındadır. 

Bu şekilde, Re-Tina, hem teknolojik ilerlemeyi hem de çevresel bilinci destekleyerek sürdürülebilir bir gelecek için bireysel katılımı teşvik etmektedir.

Gaze Attention ve Hand-Object Segmentation

Re-Tina’nın geliştirilmesinde, ‘Gaze Attention‘ modelleri ve ‘Hand-Object Segmentation‘ gibi ileri düzey teknikler kullanılmıştır. Gaze Attention, modelin kullanıcıların nereye baktığını anlamasını sağlar, bu da özellikle çevresel görevlerin doğrulanmasında büyük bir rol oynar. Hand-Object Segmentation ise, kullanıcının elleri ve elleriyle etkileşimde bulunduğu nesneleri ayırt etmekte kullanılır. Bu teknikler, Re-Tina’nın verileri daha net ve anlamlı bir şekilde işlemesine olanak tanır.

Çevresel Görevler ve Re-Tina’nın Rolü

Re-Tina’nın entegre edildiği çevresel görevler, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Bu görevler arasında;

  • Toplu taşıma kullanımı ve doğrulama,
  • Plastik şişeleri geri dönüşüm kutusuna atma,
  • Kağıt materyallerini doğru şekilde geri dönüştürme,
  • Tek kullanımlık bardak kullanmaktan kaçınma,
  • Gıda atıklarını azaltma,
  • Enerji tasarrufu sağlayıcı davranışlar gibi pek çok önemli etkinlik bulunmaktadır.

Bu görevlerin her biri, Re-Tina tarafından video analizi ile doğrulanmakta ve bu doğrulama süreci sırasında kullanıcıların çevresel etki düzeylerini artırmak amacıyla geri bildirimler sağlanmaktadır. Re-Tina’nın başarısı, %98.8 gibi etkileyici bir oranda ölçülmüştür, bu da modelin son derece güvenilir ve etkili olduğunu göstermektedir.

Re-Tina, yapay zeka teknolojilerinin çevresel sürdürülebilirlik gibi kritik bir alanda nasıl devrimci bir rol oynayabileceğini gözler önüne sermektedir. Bu model, hem teknolojik ilerlemeyi hem de çevresel bilinci bir arada sunarak, sürdürülebilir bir gelecek için bireylerin katılımını teşvik etmektedir. 

Re-Tina’nın başarısı, yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinin potansiyelini bir kez daha vurgulamakta ve bizleri daha yeşil bir dünya için umutlandırmaktadır. Bu tür teknolojilerin devam eden gelişimi, hem çevresel hem de toplumsal anlamda büyük bir fark yaratabilir.

ecoNow’i kullanmaya başlamak için tıklayın.

The post Yapay Zeka İklim Kriziyle Mücadele Edebilir Mi: Re-Tina’nın Devrimci Rolü first appeared on ecording.

]]>
87818
Sıfır Atık Ofis: Sürdürülebilir Bir İş Hayatı İçin 7 Öneri https://ecording.org/ofiste-sifir-atik/ Tue, 14 May 2024 09:42:46 +0000 https://ecording.org/?p=87620 Ofiste sıfır atık sistemine geçmek, sadece çevreye katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda şirketin atık yönetiminde maliyetlerini azaltabilir. Basit ama etkili değişiklikler, Sıfır Atık politikalarının uygulanmasına yardımcı olabilir, çevre bilinci kültürünü geliştirirken işletme verimliliğini de artırabilir. Bu yazımızda sizlerle atıksız bir ofis politikası geliştirmek ve iş yerinizde verimliliği artırmak için tüyolar vereceğiz.

The post Sıfır Atık Ofis: Sürdürülebilir Bir İş Hayatı İçin 7 Öneri first appeared on ecording.

]]>
Bir ofis çalışanı günde yaklaşık 1 kg kağıt, plastik ve yiyecek artıkları olmak üzere ofis atığı üretir. Ofiste sıfır atık sistemine geçmek, sadece çevreye katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda şirketin atık yönetiminde maliyetlerini azaltabilir.

Basit ama etkili değişiklikler, Sıfır Atık politikalarının uygulanmasına yardımcı olabilir, çevre bilinci kültürünü geliştirirken işletme verimliliğini de artırabilir. Bu yazımızda sizlerle atıksız bir ofis politikası geliştirmek ve iş yerinizde verimliliği artırmak için tüyolar vereceğiz.

İçindekiler

  1. Neden Sıfır Atık Ofis’e Geçiş Yapmalıyız?
  2. Ofiste Sıfır Atık İçin 7 Öneri

Neden Sıfır Atık Ofis’e Geçiş Yapmalıyız?

Ofiste Sıfır Atık uygulamak, çevreye katkıda bulunmanın yanı sıra işyerinde verimliliği ve üretkenliği artırabilir:

  • Çevre Koruma: Sıfır atık ofis, doğal kaynakların daha az tüketilmesine ve atıkların azaltılmasına yardımcı olur. Bu, atık miktarını ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltarak çevreyi korur.
  • Maliyet Tasarrufu: Atık azaltma stratejileri, işletme için maliyetleri düşürebilir. Aynı zamanda, geri dönüşüm ve geri kazanım yoluyla atıkların değerlendirilmesi, gelir kaynağı sağlayabilir.
  • İtibar ve Müşteri Çekiciliği: Sıfır atık uygulamaları, işletmenin çevresel duyarlılığını ve sürdürülebilirlik taahhüdünü gösterir. Bu, çevre dostu ve bilinçli müşteri ve müşterileri çekmek için değerli bir fırsat sunarak, işletmenin itibarını güçlendirir.
  • Yasal Uyum: Bazı bölgelerde, sıfır atık uygulamaları yasal gereklilikler haline gelebilir. İşletme, sıfır atık politikalarını benimseyerek yasal düzenlemelere uyum sağlamış olur.
  • Çalışan Memnuniyeti: Çevre dostu uygulamalar, çalışanların işyerinde daha iyi hissetmelerine ve şirket kültürüne katkıda bulunmalarına yardımcı olabilir. Sürdürülebilirlik odaklı bir iş ortamı, çalışanların işe karşı bağlılığını ve memnuniyetini artırabilir. 

Sürdürülebilirlik odaklı çalışan deneyimini iyileştirmek için daha fazla ipucuna ihtiyacınız varsa bu yazımıza da göz atabilirsiniz:  Çalışan Deneyimi: Nedir ve Nasıl Artırılabilir? 

Ofiste Sıfır Atık İçin 7 Öneri 

  1. Kağıtlar Out, Dijitalleşme In

Ofiste atık miktarını azaltmanın en kolay yollarından biri, kağıt kullanımını azaltmaktır. Belgeleri bastırmak yerine dijital ortamlarda paylaşmaya çalışanları teşvik edin. Bu hem kağıt tasarrufu sağlar hem de fiziksel depolama alanına olan ihtiyacı azaltır.

Kağıt kullanımını azaltmak için kağıtsız bir politika benimsemek önemli. Çalışanları elektronik imza kullanımı, dosyaları dijital olarak saklama,  fatura ile makbuzları elektronik iletme gibi dijital dönüşüm süreçlerine teşvik edin. Dijitalleşme iş süreçlerini hızlandırır ve ofisteki herkes için bilgiye erişimi kolaylaştırır.

Kağıt Kullanmanız Gerekiyorsa,

  • Daha küçük bir yazı tipi kullanın 
  • Dokümanlardaki kenar boşluklarını daraltarak daha fazla metin sığdırın 
  • Fakslarda kapak sayfalarını kullanmayın. Bunun yerine, faksların ilk sayfasına bir yapışkan etiket kullanın.
  • Ambalajı en aza indirmek için ürünleri toptan alın
  • Bilgisayarları ve fotokopi makinelerini otomatik olarak, çift taraflı yazdırmak üzere ayarlayın
  • Mailing listelerinden tekrarlanan isimleri ve güncellenmemiş girişleri kaldırın
  • Eski adresin üzerine bir etiket yapıştırarak zarfları yeniden kullanın
  • Dosya klasörlerini ve nakliye kutularını yeniden kullanın
  • Gazeteleri parçalayın ve ambalaj için yeniden kullanın
  1. Geri Dönüşüm Kutuları Edinin ve Tek Kullanımlık Ürünleri Azaltın

Kağıt, plastik, cam ve diğer geri dönüştürülebilir malzemeler için belirlenmiş geri dönüşüm kutuları kurun. Bu kutuları ofisin kolayca erişilebilir yerlerine üzerinde etiketlerle yerleştirin.

Plastik atık miktarını daha da azaltmak için, çalışanları tekrar kullanılabilir su şişeleri ve kahve kupaları getirmeye teşvik edin. Filtreli su istasyonları ve kahve makineleri sağlayarak, çalışanların şişelerini ve kupalarını doldurmasını kolaylaştırın. Tek kullanımlık plastik ürünlerin (plastik çatal, pipet, bardak vb.) kullanımını azaltın.

  1. Paketleme ve Satın Alma Tercihlerinizi Gözden Geçirin

Ofiste ambalaj atığını azaltmanın önemli bir yolu sürdürülebilir satın alma uygulamalarını teşvik etmektir. Minimum veya geri dönüştürülebilir ambalaj sunan tedarikçileri ve satıcıları önceliklendirin. Bireysel ambalajı azaltmak için toplu alım yapmayı ve geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ürünleri tercih edin.

Sürdürülebilir satın alma seçimleri yaparak, ofisinize giren atık miktarını en aza indirebilir ve döngüsel bir ekonomiye katkıda bulunabilirsiniz.

  1. Çevre Dostu Ofis Malzemeleri Kullanın

Plastik ciltli renkli kalemler gibi yaygın plastik ofis malzemelerine birçok sürdürülebilir muadil mevcut.

Metal olanlar yerine yeniden kullanılabilir ataçlar veya raptiyeleri kullanabilirsiniz. Bir kova plastik kalem, yeniden doldurulabilir dolma kalem veya bir kutu tahta kalemle değiştirilebilir. Plastik selofan banttan, çözünebilir malzemeler içeren kağıt bantlara da geçiş yapabilirsiniz.

Recycable stationary and office eco friendly, plastic free supplies, home office desktop organisation, work from home, online business idea. Flat lay, top view
  1. WWF Türkiye’nin Yeşil Ofis Diploma Programı’na Katılmayı Düşünün

WWF Türkiye’nin 2011’den bu yana yürüttüğü Yeşil Ofis-Yeşil Dönüşüm programıyla, kurumları çevre dostu seçimler yapmaya teşvik ediliyor. 

Detaylı bilgi için: Yeşil Ofis Diploma Programı

Program, ofislerin doğaya olan etkisini azaltmayı hedefliyor ve WWF yetkilileri doğal kaynak kullanımı, atık yönetimi ve satın alma süreçlerinde rehberlik sağlıyor. 

  1. Elektronik Cihazları Kapatın

Masa lambanızı, cihazlarınızı ve masaüstü bilgisayarınızı kapatmayı alışkanlık haline getirmek zamanla büyük miktarda enerji tasarrufu sağlayacaktır. 

Eğer tüm ofisiniz katılırsa, tasarruflar ve faydalar daha da artacaktır. Kullanılmadıklarında bile enerji harcadıkları için yazıcı gibi cihazların fişini çektiğinizden emin olun.

  1. ecoNow ile Sürdürülebilirliği Çalışanlarınızda Alışkanlık Haline Getirin

ecoNow, dünyaya yararlı görevleri yerine getirerek küresel iklim krizine karşı adım attığınızda ecoPuan’lar kazanmanızı sağlayan bir mobil uygulamadır. Bu puanlarla hem kendi ihtiyaçlarınızı karşılayabilir hem de dünyanın çevresel ihtiyaçlarına katkıda bulunabilirsiniz.

ecoNow, marka ve kurumların küresel iklim kriziyle mücadelesine güç katan bir araç olarak tasarlandı. Bu sayede çalışanlarınızın günlük hayatlarında sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazanmasını sağlayabilir, şirketinizin sürdürülebilirlik hedeflerine yaklaşabilirsiniz.

ecoNow ile sıfır atık ofis ortamı oluştururken, ekipçe eğlenerek sürdürülebilir yaşama adım atın. 

Bizimle iletişime geçin.

The post Sıfır Atık Ofis: Sürdürülebilir Bir İş Hayatı İçin 7 Öneri first appeared on ecording.

]]>
87620
Pandora, Geri Dönüştürülmüş Gümüş ve Altına Nasıl Geçiş Yaptı: Döngüsel Ekonomi Modeline Geçiş İçin 5 Adımda İlham https://ecording.org/donguselekonomivepandora/ Tue, 20 Feb 2024 13:36:04 +0000 https://ecording.org/?p=83227 Bu yazıda, Pandora'nın döngüsel ekonomi atılımının 40'tan fazla tedarikçiyi nasıl etkilediğini anlatırken, yeşil bir ekonomik modele geçiş yapmak isteyenlere mini bir rehber sunuyoruz.

The post Pandora, Geri Dönüştürülmüş Gümüş ve Altına Nasıl Geçiş Yaptı: Döngüsel Ekonomi Modeline Geçiş İçin 5 Adımda İlham first appeared on ecording.

]]>
Pandora, geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanarak, yıllık 58.000 metrik ton karbondioksit emisyonunu engelleyecek. 2023’te gümüş ve altının %97’si geri dönüştürülmüş kaynaklardan sağlanırken, 2024’ün ikinci yarısından itibaren tüm ürünler %100 geri dönüştürülmüş malzemelerle üretilecek.

Peki bu değişiklik, yılda 100 milyondan fazla parça üretmelerine yardımcı olan 40’tan fazla tedarikçiyi nasıl etkiledi?

Yaklaşık 58.000 Metrik Ton Karbon Emisyonu Engellenecek

Dünyanın en büyük mücevher üreticisi Pandora, yılda 100 milyondan fazla parça satıyor. Şirket, dört yıl önce verdiği sözü tutarak koleksiyonlarındaki tüm bilezikler, kolyeler, küpeler ve diğer aksesuarlar için geri dönüştürülmüş gümüş ve altın kullanıyor.

Yeni çıkarılan metallerden kaçınıp geri dönüştürülmüş malzemelere geçiş yapan şirket, yıllık yaklaşık 58.000 metrik ton karbondioksit emisyonunu engelleyecek. Bu da yaklaşık 6.000 benzinle çalışan arabanın üreteceği karbonu devre dışı bırakmak anlamına geliyor. 

Şirket verilerine göre, Pandora’nın ürünlerinde en çok kullanılan malzeme gümüş ve 2021 sonunda içeriğin %81’ini oluşturuyordu. 2023’te, Pandora koleksiyonları için sağlanan gümüş ve altının %97’si geri dönüştürülmüş kaynaklardan geliyordu ve 2024’ün ikinci yarısından itibaren tüm ürünler %100 geri dönüştürülmüş gümüş ve altın kullanılarak üretilecek.

Pandora’nın sürdürülebilirlikten sorumlu üst düzey başkan yardımcısı Mads Twomey-Madsen, “İklim hesaplarımızda bu büyük bir fark yaratacak” dedi.

Prada ve Tiffany & Co. gibi diğer mücevher şirketleri de geri dönüştürülmüş gümüş, altın ve diğer kıymetli mineralleri satış noktası olarak kullanıyor ama Pandora’nın taahhüdü, ürettiği miktar göz önüne alındığında en kapsamlı olanı.

Ancak bu durum tartışmasız değil: Sanayi etiği üzerine odaklanan bir kar amacı gütmeyen kuruluş olan Jewelers Vigilance Committee, Federal Ticaret Komisyonu’na pazarlamada “geri dönüştürülmüş” terimini yasaklamak için baskı yapıyor. 

Grubun itirazı, altın ve gümüş gibi metallerin israf edilmediği ve yıllardır yeniden kullanılmak üzere kurtarıldığı yönünde. “Geri dönüştürülmüş” teriminin ise bir tür erdem gösterisi olduğunu savunuyorlar.

Bu Dönüşüm İçin 100 Adet Çalışan Görevlendirildi

Bu büyük dönüşüm için özel olarak görevlendirilmiş 100 çalışanın olduğunu söyleyen Twomey-Madsen, Pandora’nın geri dönüştürülmüş kaynaklara geçmesi için önemli bir çaba gerektiğini ve şirketin yeni politikası uyarınca gümüş ve altını kaynaştırmak için normal kaynak sözleşmelerinin üzerine yıllık ekstra 10 milyon dolarlık bir maliyeti olacağını belirtti.

Geri dönüştürülmüş altın satın almak için kaynaklar gümüş kaynaklarından daha fazla kurumsal olarak yerleşmiş durumda ve genel arzın yaklaşık %30’unu oluşturuyor. 

Pandora’ya göre, gümüşte, kaynağın azından yüzde 20’si gibi geri dönüştürülmüş kaynaklardan geliyor; bunlar arasında atılmış elektronik eşyalar, gümüş takımlar, imalat atıkları ve eski mücevherler bulunuyor. Twomey-Madsen’e göre, şirket yılda yaklaşık 340 ton geri dönüştürülmüş gümüş alıyor ve bu, küresel pazarda genel olarak yüzde 6’lık bir paya denk geliyor.

Bu kilometre taşına ulaşmak için dört yıl süren bir dönüşümde 100’den fazla çalışan yer aldı. Program, doğrudan metal satın aldığı rafinerilerden, bağlantı parçaları ve belirli zincirler gibi bileşenler üreten tedarikçilere kadar her şeyi kapsadı. Şirket, dünya çapında 26.000 kişiyi istihdam ediyor.

Şirketin belirttiğine göre, Umicore ve MKS PAMP gibi çok uluslu kıymetli metaller tedarikçileri de dahil olmak üzere 40’tan fazla tedarikçi, iş süreçlerini uyumlu hale getirmek için değişiklik yaptı. 

Şimdi ise, Pandora’ya sattıkları her şeyin Sorumlu Mücevher Konseyi Zincir İzleme standardına göre geri dönüştürülmüş olarak sertifikalandırılması gerekiyor.

Döngüsel Ekonomiye Geçişte Rehber Arıyorsanız: 5 Adımda Pandora’nın Yolculuğu

Siz de bir döngüsel ekonomi planına geçiş yapmak istiyorsanız, Twomey-Madsen ekibinin yolculuğuna bir göz atabilirsiniz:

  • Pandora’nın bu değişiklikleri düşünmeye ikna etmesi, gümüş ve altın eritme tesislerinde daha kolay oldu çünkü şirket bu kaynaklardan büyük miktarlarda malzeme alıyor. Ancak, klips ve zincir gibi ürünler üreten bileşen tedarikçileriyle yapılan görüşmeler daha fazla zaman aldı.
  • Her tedarikçinin ihtiyaç duyduğu ayarlar çok farklıydı, çünkü Pandora hem iklim eylemi hem de insan hakları için zincir izleme standartları belirledi. Bazı şirketler, adil ücretler ve diğer konularda sıkı politikalara sahipti ancak ikinci el veya önceden kullanılmış malzemeleri kaynaklama gibi döngüsel ekonomi tekniklerine pek fazla zaman ayırmamıştı.
  • Bazı tedarikçiler, Pandora’nın ihtiyaçlarını karşılamak için geri dönüştürülmüş malzemeyi ayırmak için ayrı üretim hatları kurmak zorunda kaldılar. Twomey-Madsen, “Bu sürecin en zor ve zaman alıcı kısmıydı,” diyor.
  • Pandora, tedarikçilerin bu değişiklikleri yapmasına yardımcı olmak için bu hizmetlere ekstra ücret ödedi.
  • Pandora’nın müzakerelerde kullandığı bir diğer avantaj da, tedarikçilerin bu değişiklikleri diğer müşterilere de sunabilme olasılığıydı. Böylece, yaptıkları yatırımın karşılığını alabiliyorlardı.

Pandora’nın geçişi tamamlamasının ardından, çalışmayı zamanla desteklemek için gerekli süreçleri denetlemek ve iyileştirmek için çalışmaları devam ediyor. Tüm yeni tedarikçiler için sözleşme gereksinimlerini de yeniden gözden geçirdikleri belirtiliyor.

Not: Bu yazı, @GreenTechLady’nin greenbiz.com web sitesinde yayınlanan yazısının birebir çevirisidir.

The post Pandora, Geri Dönüştürülmüş Gümüş ve Altına Nasıl Geçiş Yaptı: Döngüsel Ekonomi Modeline Geçiş İçin 5 Adımda İlham first appeared on ecording.

]]>
83227