Sürdürülebilir Bir Yaşam Rehberi: Sürdürülebilirlik Nedir?

Okuma süresi: 7 dakika

İklimin alarm vermeye başlamasıyla, 1987’de Brundtland Raporu ile hayatımıza resmi olarak giriş yapan, Google’da her gün milyonlarca kez aranan “sürdürülebilirlik” kavramı, yeni gerçeğimiz haline geldi. 

Kaynaklarımızın tükenmesini önlemeyi amaçlayan bu kavram, insanlığı son damlasına kadar kullandığımız doğanın gelecek nesillere aktarılmasından sorumlu tutar. Peki bu konuda bizim üzerimize düşenler nedir?

Bu yazımızda, internetin moda kelimesi haline gelen bu kavramın ne sebeple hayatımıza girdiğini açıklıyor, sürdürülebilirliği üç temel boyutuyla, en basitleştirilmiş halde tanımlıyor ve sürdürülebilirliğe dair yaşamın içinden örnekler veriyoruz.


Sürdürülebilirlik Kavramı Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Sürdürülebilirlik Nedir?

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı toplumları, ekonomik ve endüstriyel faaliyetlerinin çevre ve sosyal denge üzerinde önemli bir etkisi olduğunu keşfetmeye başladılar. 

Yaşanan ekolojik ve sosyal krizler, Dünya’nın sandığımız kadar sınırsız olmadığını anlamamıza sebep oldu ve daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı arayışı doğurdu.

Sürdürülebilirlik kavramı, ilk olarak 1987 yılında Brundtland Komisyonu tarafından sunulan Ortak Geleceğimiz Raporu’nda, ‘bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılamak’ olarak tanımlandı.

EPA (ABD Çevre Koruma Kurumu) ise bu kavramı, “şimdiki ve gelecek nesilleri desteklemek için insanların ve doğanın üretken bir uyum içinde var olabileceği koşulları yaratmak ve sürdürmek” olarak açıkladı.

Sürdürülebilirlik Nedir?

Sürdürülebilirlik Kavramının Üç Boyutu

Sürdürülebilir bir yaşam yalnızca çevreye saygı duymakla elde edilemez. Eğer gelecek nesillere adil ve daha temiz bir dünya bırakmak istiyorsak birçok şeyi göz önünde bulundurmalıyız. Bu faktörler üç temelde açıklanabilir: 

  1. Ekonomik Gelişim

Arz ve talep piyasası doğası gereği tüketicidir ve modern şehir çarkları gün geçtikçe daha fazla kaynak gerektirmektedir. 

Bu noktada ekonomik gelişim, bir işletmenin veya ülkenin kaynaklarını sorumlu bir şekilde kullanmasını, böylece sürekli olarak operasyonel bir kâr elde etmek için sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermesini gerekli kılar.

Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma modelinde, insanlara yaşam kalitesinden ödün vermeden ihtiyaçları karşılanır ve sürdürülebilir bir yaşam için doğru şeyi yapmanın mali ve bürokratik yükü minimuma indirilir.

  1. Sosyal Gelişim

Çevreye saygılı bir sosyal gelişim modeli; insan sağlığının kirlilikten ve çevresel faktörlerin olumsuzluklarından korunmasını, yaşam kalitesinden ödün verilmeden temel kaynaklara erişilmesini, temel ihtiyaçların doğaya saygılı bir şekilde giderilmesini içermektedir.

Buna, liderlik ve karar alma süreçlerinde kadınların temsilinin artırılması da dahildir. Herkesin insancıl şartlarda yaşam sürdüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliğine sahip olan sürdürülebilir bir geleceğe yönelik ilerleme, bugün harekete geçmekle başlar.

Sosyal gelişim modelinin son ve en önemli unsurlarından biri ise eğitimdir. Sürdürülebilir bir sosyal gelişim hareketinde insanlar çevreyi korumak konusunda eğitilir ve çevresel sürdürülebilirliğe katılmaya teşvik edilir.

  1. Çevresel Bilinç ve Koruma

İnsanlık olarak, yaşayabilmek için doğal varlıklara ihtiyaç duymaktayız.

Daha yaşanabilir bir dünya yaratmak ve gelecek nesillere de adil bir yaşam sunabilmek için üretim malzemeleri, enerji yakıtları, toprak, su vb. gibi doğal varlıkları sürdürülebilir bir oranda tükettiğimizden emin olmamız gerekiyor.

Hepimiz çevreyi korumak için neler yapmamız gerektiğini aslında az çok biliyoruz. Geri dönüşüme önem vermek, gıda israfından kaçınmak ve geri dönüştürülebilir ürünleri tercih etmek gibi küçük adımlarla büyük dönüşümün, problemin değil çözümün parçası olabiliriz.

Doğaya saygılı bir sürdürülebilir kalkınma modeli; kaynakların sürdürülebilirliğini nasıl korumamız gerektiğini açıklar. Çevre sağlığını tehdit eden unsurlara odaklanır ve teknolojinin nasıl daha yeşil bir gelecek şekillendirebileceğiyle ilgilenir. 

Sürdürülebilirlik ve Enerji

ecoNow ile Sürdürülebilir Bir Yaşam

Her gün hayatımızda çevreyi, iklimi ve diğer canlı türlerini etkileyen seçimler yapıyoruz. Doğayı ve Dünya’yı korumak amacıyla, çevresel ayak izimizi en aza indirmek için yapabileceğimiz birçok şey var.

Sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazanmaya, gezegen için daha duyarlı davranmaya ve gelecek nesillere temiz bir Dünya bırakmaya istekliyseniz ancak nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız, ecoNow ile tanışın!

ecoNow; Dünya yararına verilen görevleri doğruladığınızda, küresel iklim krizine karşı harekete geçerken, edindiğiniz ecoPuan’lar ile de kendinizin ve Dünya’nın ihtiyaçlarını karşıladığınız mobil uygulamadır. 

ecoNow ile sosyal etkinizi ölçüp paylaşabilir, arkadaşlarınıza meydan okuyabilir, doğrulanan görevlerinizin sosyal ve çevresel etkisini takip edebilirsiniz. 

ecoNow ile daha sürdürülebilir bir yaşam için neler yapabilirsiniz:

  • Geri Dönüşümü Hayatınızın Bir Parçası Yapın

Mevcut insanlığın ihtiyacını karşılayabilmek için 1,7 Dünya gerekmekte, oysa sadece bir Dünya var. Üstelik Fransa’nın 3, Türkiye’nin ise ortalama 2 katı büyüklüğünde olduğu düşünülen ve çöplerden oluşan, “Büyük Pasifik Çöp Girdabı” adında bir kıta var artık. 

Alüminyumun doğada yok olma süresi ortalama 100 yılı, atık pilin 300 ve pet şişenin ise 400 yılı bulabiliyor. Plastiğin doğada yok olması 1.000 yılken, cam için bu süre 4.000 yıl kadar.

Plastik başta olmak üzere günlük hayatımızda kullandığımız atıkların sayısını azaltmanın yanı sıra atıklarınızı geri dönüşüm kutularına atıp tekrar kullanımına katkı sunabilirsiniz.

ecoNow’te 1 pet şişeyi plastik geri dönüşüm kutusuna atmak, 1 bitmiş pili atık pil kutusuna atmak gibi geri dönüşüm görevlerini doğrulayarak ecoPuan’lar kazanabilirsiniz.

Geri Dönüşüm
  • Etiketlere Dikkat Edin

Limit aşımını her yıl sadece 5 gün ileriye atmayı başarabilirsek, 2050’de tek bir gezegenin bir yılda sağladığı kaynaklar bize yetebilecek. Doğaya saygılı, çevre dostu ve sürdürülebilir ürünler kullanarak, bu başarıya ortak olabilirsiniz. 

Satın aldığınız ürünün üstünde birbirini takip eden üç beyaz ok işareti varsa geri dönüştürülmüş demektir.

ecoNow’te geri dönüştürülmüş materyalden üretilen bir ürünü satın aldığınızı doğrulayarak ecoPuan kazanabilirsiniz.

Geri Dönüşüm Sembolü
  • Eviniz de Sizin Gibi Doğa Dostu Olsun

Klasikler yerine LED ampulleri tercih ederek, elektronik cihazlarınızı prize takılı halde kullanmayarak, çamaşır makinenizi kısa programda ve düşük sıcaklıkta çalıştırarak enerji tasarrufu sağlayabilir, hem ev ekonominize hem de Dünya’ya fayda sağlayabilirsiniz.

ecoNow’te tasarruf görevlerini doğrulayarak ecoPuan’ları toplayabilir, ecoNow Market’ten ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.

Sürdürülebilir Enerji
  • Yiyebileceğiniz Kadarını Alın

Dünya çapında üretilen gıdanın üçte biri yenmeden çöpe atılıyor ve bu, çevre üzerinde artan bir yüke neden oluyor. 

Çöpe atılan her yiyecek, kendisi için harcanan enerji, su ve işgücünün boşa gitmesine neden olurken, uygun şekilde yok edilmeyip çürümeye bırakıldığında havaya saldığı metan gazıyla gezeni kötü yönde etkiliyor. 

Tabağınızı yiyebileceğiniz kadarıyla doldurarak ve planlı bir gıda alışverişi yaparak gıda israfını önleyebilirsiniz. ecoNow’te tabağınızda yemek bırakmadığınızı doğrulayarak ecoPuan’larınızı katlayabilirsiniz. 

Sürdürülebilirlik ve Gıda

Daha fazla bilgi için: https://ecording.org/econow/

ecoNow indirme linki: https://ecording.org/ecordingapp-indir/

1 yılda 20 milyar içecek ambalajını nasıl geri dönüştürebiliriz?

Tükettiğimiz ürünlerin içeriği kadar ambalajı da önemli. Türkiye’de plastik ambalaj üretimi toplam ambalaj üretiminin %40’ını oluşturuyor. 2018 yılında yalnızca Türkiye’de 3,66 milyon ton plastik ambalaj üretilmiş. Doğaya zarar vermemek adına sürdürülebilir adımlar atarak daha yaşanabilir bir dünyayı inşa edebiliriz. (Kaynak 1)

Beklediğimiz depozito iade sistemi (DİS) uygulaması ise bu hafta başlıyor. Verilen bu kararla çevrenin yıllarca taşıdığı yükü azaltmaya ve doğanın biraz da olsa nefes almasına sebep olacak. Ücretli poşet uygulaması ardından kâğıt, plastik ve metal ambalajlardan depozito sistemiyle üretilen ambalajların geri alınması uzun zamandır beklediğimiz bir uygulama.

Depozito iade sisteminin dünyamız üzerindeki 8 kritik etkisi

1. Okyanuslardaki pet şişe oranının %40’a kadar azaltması bekleniyor. (Kaynak 2)

2. Tek kullanımlık plastikler için depozito iade sisteminde 2023’a kadar geri kazanım oranını %30’a çıkararak %50 daha az CO2 meydana geliyor. (Kaynak 3)

3. 263.000 ton sera gazı emisyonunun azaltılması, çöpleri %85 oranında azalması ve her yıl 33.000 ton atık malzemenin ekosisteme girmesini önleyecektir. (Kaynak 4)

4. Eunomia’nin araştırmasına göre; iklim değişikliğini artıran sera gazı emisyonlarının azaltılmasında 62,3 milyon TL ve hava kirliliğinin önlenmesi ile de yaklaşık 57,7 milyon TL tasarruf sağlanacak. (Kaynak 5)

5. Cam ve pet şişe üreticileri tarafından yeni şişe üretilmesi için birincil hammaddeye gerek kalmadan, sürdürülebilir üretim desteklenerek üretilmiş ürünün DİS ile tekrar kullanımı teşvik edilecek. Böylece cam şişe sonsuz kez, pet şişe ise en az 12 kez geri dönüştürülüp kullanılabiliyor olacak. (Kaynak 6)

6. Ülkemizde cam, metal ve pet olmak üzere yıllık ortalama 20 milyar içecek ambalajı ortaya çıkıyor. 2041 yılına kadar bu sayının 52 milyar içecek ambalajına ulaşması öngörülüyor. (Kaynak 7)

7. Plastik üretimi, dünya çapındaki sera gazı emisyonunun %3,8’ini oluşturuyor. Her 1 kg plastik 6 kg CO2 demek, bu da karton kutunun saldığı miktarın 12 misli. (Kaynak 8)

8. Greenpeace’in araştırmasına göre; karton %80’in üzerinde doğada çözünebilir ama ne yazık ki yılda 4 milyar ağacı yok edip karton yapımında kullanarak döngüyü başa sarıyoruz. (Kaynak 9)

Tek kullanımlık ambalajları depozito iade sistemi sayesinde sera gazi salımının azalmasını ve ekosistemde daha az atık olmasını sağlıyor. Yeni alınmış bu kararla daha yaşanılabilir bir dünya için toplum olarak attığımız bu önemli adımı ve olası etkilerini sizlerle paylaşmak istedik. 

Esra Gökşin

Gıda israfını önlemenin 7 yolu

Günümüzde dünya üzerinde 811 milyon insan açlıkla mücadele ediyor, diğer yandan her yıl 1.3 trilyon ton gıda israf ediliyor ve atılıyor. Her yıl israf edilen bu gıda, açlık çeken insanların ihtiyacını 4 kat fazlasıyla karşılayabilir. Özellikle gelişmemiş ülkelerde var olan gıda güvensizliği, iklim krizinin getirdiği etkilerle şiddetlenmeye devam ediyor ve dünya’nın her kesimini tehdit ediyor. Gıda israfı aynı zamanda karbondioksit salınımına da sebep olarak iklim krizini tetikliyor. Dünya’da bu kadar aç insan varken trilyonlarca ton gıda israf edilmesi çok büyük bir adaletsizlik. Bu israfın tükettiği kaynaklar ve gezegenimize verdiği zarar da göz ardı edilemez. (kaynak 1) (kaynak 2)

Bu önemli konuda atmamız gereken en önemli adım: gıda israfını önlemek. Peki nasıl?

1. İhtiyacınız kadar alın

Gıda alışverişine çıktığınızda gerekenden fazlasını satın almaktan kaçının. İhtiyaçlarınızı belirleyin ve alışverişinizi önceden planlayın. Dolabınız hâla doluysa önceliği onları tüketmeye verin, daha sonra yeni ürünler alın. Tok karnına alışverişe gitmek de aşırıya kaçmamak için yardımcı olacaktır.

2. Çirkin gıdaları dışlamayın

Farklı renkte, farklı biçimde ve göze güzel gelmeyen sebze meyveleri satın alın. Sırf görüntüleri yüzünden tercih edilmeyip israf ediliyorlar, oysa görüntüleri farklı olmasına rağmen tatları aynı.

3. İlk olarak önceden aldığınız gıdaları tüketin, son tüketim tarihlerine dikkat edin

Daha önceden aldığınız gıdalara öncelik verin, böylece onlar bozulmadan tüketilmiş ve çöpe atılmamış olacaklar. Daha sonra yeni aldığınız ürünleri tüketebilirsiniz. Son kullanma tarihlerini geçirmemek için de özen gösterin.

4. Gıda atıklarını nasıl değerlendirebileceğinize bakın

Çeşitli sebze saplarını, kabuklarını, köklerini biriktirip daha sonra bunları kaynatarak değerlendirin. Böylece çorbalarda ve yemeklerde kullanabileceğiniz bir sebze suyu elde etmiş olursunuz. Organik gıda atıklarını biriktirerek bunları kompost yapın. Böylece atıkları toprağın verimini artırarak doğaya geri kazandırmış olursunuz. Çeşitli kompost yöntemlerini araştırıp kendinize en uygununu seçin. Şehir yaşamına en uygun tiplerden biri olan Bokashi Kompostu için gereken kova ve malzemeleri edinip başlayabilirsiniz. Kompostunuzu varsa kendi bahçenizde, yoksa belediyenizle iletişime geçip belirlediğiniz şekilde değerlendirin.

5. Doğru saklama yöntemlerini kullanın

Kimi gıdalar buzdolabında, kimisi dışarıda saklanmalı. Aldığınız gıdaları saklamak için en doğru yöntemleri araştırın ve bunları uygulayın.

6. İhtiyacı olanlarla paylaşın

Artan gıdalarınız varsa bunları atmak yerine sokak hayvanlarını besleyin, ihtiyaç sahiplerine verin ve çeşitli kurumlara bağışlamayı deneyin.

7. Aşırı fazla yemek yapmaktan kaçının

Yemeği kaç kişinin yiyeceğini göz önünde bulundurarak yapacağınız miktarı planlayın, fazla yemek yapıp israf olmasından kaçının.

Alara Civelek

Tatilde plastik tüketimini azaltmanın 7 yolu

Plastik kirliliği çığrından çıkmış durumda. Artık anne karnındaki bebeğin plasentasından dünyanın en derin çukuruna kadar neredeyse her yerde plastiğe rastlıyoruz. Atlantik Okyanusunda plastikten bir ada var ve araştırmalara göre haftada bir kredi kartı kadar plastik tüketiyoruz. Giydiğimiz kıyafetler ve kullandığımız ürünlerden çevreye dağılan plastik, besin zincirimize hatta soluduğumuz havaya bile karışmış durumda.

Plastik kirliliğinde belki de en ilginç olan noktalardan biriyse, plastik atıkların neredeyse yarısının genellikle 10-15 dakika kullanıp attığımız ambalajlardan oluşması. O yüzden özellikle bu tek kullanımlık plastikleri mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmamız önem taşıyor. Aslında basit birkaç yolla plastik tüketimimizi tatilde en aza indirebiliriz.

İçinde su matarası, bez poşet ve saklama kabı olan bir çantayla gezmek

Dünya çapında her yıl, 500 milyar plastik poşet kullanılıyor ve ürünün ortalama kullanım süresi yalnızca 15 dakika. Ayrıca küresel çapta her yıl, 481.6 milyar pet şişe kullanılıyor. Dakika başı dünyada satın alınan pet şişe sayısı ise 1 milyon. Gezerken yanımızda içinde bunların olduğu bir çanta taşırsak dışarıdaki plastik atıkların çoğunun önüne geçebiliriz.  

Dondurmayı kapta değil külahta yemek

Dondurmayı kap yerine külahta yiyerek 10 dakika kullanılıp yüzyıllarca doğada kalacak bir atık çıkarmamış oluruz. Ayrıca plastik ambalajlı dondurmalar yerine dondurmacılardan alırsak daha sağlıklı bir seçim yapmış oluruz.

Tek kullanımlık otel şampuanları yerine kendi sabununuzu getirmek

Otel odalarına konulan küçük plastik şampuan şişeleri yerine kendi sabunumuzu getirerek bu plastik atığın da önüne geçebiliriz. Kendi şampuanımızı da yerel üreticileri destekleyerek onlardan el yapımı ve plastik ambalajsız doğal ürünler alabiliriz.

Paket servis yerine restoranda yemek

Dışarıdan paket yemek alındığında çok fazla plastik atık çıkıyor. Yemeğin içine konulduğu strafor köpük ve diğer plastik ambalajlar hem geri dönüşmüyor hem de sağlığımız için bir tehdit oluşturuyor. Bu yüzden sipariş etmek yerine restorana gidip yemek hem daha sağlıklı hem de atıksız bir seçenek.

Plastik pipeti reddetmek

Plastik pipet (bazı tıbbi kullanımlar dışında) en gereksiz plastik ürünlerden biridir. Dışarıda içecek içerken pipet istemediğinizi her zaman özellikle belirtin çünkü maalesef işletmelerin büyük çoğunluğu böyle bir hassasiyete sahip değil ve ihtiyaç olmasa bile herkese pipet ile servis yapıyorlar. 

Islak mendil yerine el yıkamak

Dışarıda yemek yerken ıslak mendil kullanmak yerine elinizi su ve sabunla yıkamayı tercih ederseniz yine hem kendiniz için hem de çevre için iyi bir şey yapmış olursunuz. Çünkü ıslak mendil yapısı gereği geri dönüşemez ve yüzyıllarca çöp alanlarında kalır, aynı zamanda içinde barındırdığı kimyasallar nedeniyle sağlık açısından da zararlıdır.

Tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasını talep etmek

Türkiye’de tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması için Greenpeace’in başlattığı kampanyaya imza atabilirsiniz. Tek kullanımlık plastiklerin tamamen yasaklanması ilk başta kulağa imkansız gelse de Avrupa Birliği’nde yasaklandı bile. Yasaklanan ürünler arasında plastik pipet, çatal, tabak, kaşık gibi alternatifi olan ve gereksiz bir kirliliğe yol açan plastikler var. Türkiye’nin de bu adımı atmaya ihtiyacı var ve bunu talep etmek de bizim sorumluluğumuz.

Duru Barbak

Markalar için sürdürülebilirlik artık yeni normal mi?

Son zamanlarda sıklıkla görülen aşırı hava olayları, kırılan sıcaklık rekorları ve yaşanan ekolojik felaketlerle, artık gittikçe daha çok insan çevre sorunlarından haberdar olmaya başladı. Bu da beraberinde tüketicilerin yaptıkları alışverişlerde daha sürdürülebilir ve çevreci seçeneklere yönelmelerini beraberinde getirdi. 

Ayrıca bu sürdürülebilirlik eğiliminin en çok da genç nesilde yer aldığını söyleyebiliriz. Bu yüzden bu çevreci tüketim alışkanlığını kısa süreli bir trend değil de uzun soluklu ve artık yeni normal haline gelecek olan bir tercih olarak değerlendirmek daha doğru olur.

Artık markalar kalıcı olmak istiyorlarsa sürdürülebilirliği yaptıkları işin temeline koymaları şart. Bu sürdürülebilir dönüşüm, farklı sektörlerde farklı şekillerde yaşanabilir. Örneğin; ekolojik materyallere geçiş, yeni teknolojilerle enerji tasarrufu veya mümkün olan en az kaynak kullanımı sağlanabilir. Bu dönüşümün temel amacı, yapılan işin doğaya verdiği zararı en aza indirmek ve birinci önceliği çıkar değil sürdürülebilirlik olarak gözetip gelecek nesillere yaşanabilir bir gezegen bırakmaktır.

Sürdürülebilirlik, artık seçimdense bir zorunluluk haline gelmiş durumda. İklim krizi gibi varoluşsal bir tehdite karşı mücadele için on yıldan az bir zamanımız kalmışken şirketlerin bu yolda çözümün bir parçası olmaları hayati bir önem taşıyor. Ayrıca karbon vergisi gibi şirketleri karbon salımlarından sorumlu tutan uygulamalar gelmekte olduğundan, sürdürülebilir dönüşüm aynı zamanda ekonomik bir zorunluluğa da dönüşecek gibi görünüyor.

Tüketicilerin çevreye duyarlı olmaları, aldıkları ürünün gezegene bedeli üzerine düşünmelerini sağlıyor. Böylece sürdürülebilirliği temele koymadan yalnızca pazarlama sağlamayı amaçlayan markalarla gerçekten önemseyenleri ayırt edebiliyorlar. Bu yüzden bu dönüşümün her aşamaya dahil edilmesi ve mümkün olduğunca şeffaf olunarak sürdürülebilirlik adına atılan yeni adımların açıkça paylaşılması büyük önem taşıyor.

Duru Barbak