Her yıl farklı bir ülkenin ev sahipliğini yaptığı “Taraflar Konferansı – Conference of the Parties (COP)”, diğer adıyla İklim Değişikliği Konferansı’nın 28.si, 30 Kasım – 12 Aralık 2023 tarihleri arasında Dubai’de gerçekleşti. COP28, iklim eylemlerini hızlandırmak ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak amacıyla düzenlenen tarihi bir buluşma olarak kayıtlara geçti.
COP Zirvesi, Birleşmiş Milletler tarafından her yıl düzenlenen, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni (UNFCCC) imzalayan tüm ülkelerin katıldığı, uluslararası bir iklim konferansıdır. Detaylı bilgiye “2023 İklim Değişikliği Konferansı COP28: COP Nedir ve Dünya’yı Kurtarabilir Mi?” başlıklı blog yazımızdan ulaşabilirsiniz.
COP28’e dünyanın en büyük üçüncü fosil yakıt üreticisi olan Abu Dhabi Ulusal Petrol Şirketi’nin CEO’su Sultan Al Jaber başkanlık etmesi çok tartışma konusu olmuş, iklim aktivistleri başta olmak üzere pek çok insan için baştan umutsuz bir konferans olarak tanımlanmıştı. Peki 15 gün süren COP28’de alınan kararlar umudun mu yoksa umutsuzluğun mu göstergesi oldu?
Dubai’de gerçekleşen COP28’de alınan kararlar şöyle:
- Fosil Yakıttan Yenilenebilir Enerjiye Geçiş
COP28’de alınan ve en çok beklenen kararlardan biri, hiç kuşkusuz, ülkelerin fosil yakıt kullanımından uzaklaşmayı taahhüd etmeleri oldu. Böylece COP28 , Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı’nın 28 yılı boyunca böyle bir anlaşmanın ilk defa sağlandığı bir dönem olarak tarihe geçti. Ancak, fosil yakıtları “aşamalı olarak kaldırma” söylemi değil de fosil yakıtlardan “uzaklaşma” ifadesi metinde yer aldı.
Fosil yakıtlara ilişkin bu tarihi karar, hem 2030’a kadar fosil yakıtların “aşamalı olarak kaldırılması”na dair net bir çağrının olmaması hem de metinde kömür, petrol ve gaz üretimi ile tüketimine izin verebilecek “çeşitli açıklıkların” bulunmasından dolayı eleştirildi. Zira, fosil yakıtların belli bir zaman çerçevesinde tamamen kaldırılması yönünde net bir taahhüt veya çağrı metinde yer almıyor.
Öte yandan ABD, Çek Cumhuriyeti, Kıbrıs, Dominik Cumhuriyeti, İzlanda, Kosova ve Norveç, “Kömürden Çıkış İttifakı”na katılarak taahhütlerini açıkladı. İttifakın üyesi olan ülkelerin sayısı 57’ye yükseldi. Ayrıca 118 ülke, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kurulu gücünü üç katına çıkarma ve enerji verimliliğini ikiye katlama sözü verdi.
Ancak Çin ve Hindistan bu ülkeler arasında yer almadı. Türkiye ise henüz ne yenilenebilir enerji ne de kömürden çıkış konusunda taahhüt veren ülkeler arasında yer almadı.
- Nükleer Enerjiyi Üçe Katlama Deklarasyonu imzalandı
Dünya’nın petrol üretiminde yarıdan fazlasını temsil eden 50 şirket, Petrol ve Gaz Karbonsuzlaştırma Tüzüğü’nü (OGDC) imzalayarak metan emisyonlarının sıfırlanması, rutin alev yakmanın 2030’a kadar sona erdirilmesi ve 2050’ye kadar net sıfıra ulaşılması hedefini taahhüt ettiler.
Net sıfır hedefine ulaşmak için nükleer enerjinin önemli bir rol oynayacağına inanan ABD öncülüğünde “Nükleer Enerjiyi Üçe Katlama Deklarasyonu” imzalandı. Bu deklarasyona imza atan 22 ülke, mevcut nükleer enerji kapasitelerini 2050’ye kadar üç katına çıkarmayı taahhüt ediyor.
Bu ülkeler arasında, ABD’nin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gana, Macaristan, Japonya, Güney Kore, Moldova, Moğolistan, Fas, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İsveç ve Ukrayna yer alıyor.
- Küresel Stok Değerlendirmesi ve ve İklim Eylem Planları:
Küresel Stok Değerlendirmeleri (GST), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında, 5 yılda bir gerçekleştirilen, kapsamlı bir değerlendirme sürecidir. İklim eyleminin ilerlemesini değerlendirmek, Paris Anlaşması hedeflerine uygunluğu kontrol etmek ve uygun olması durumunda daha fazla eylem almak için tasarlanmıştır. Katılımcı bir süreç olan Küresel Stok Değerlendirmesi, tüm Birleşmiş Milletler üye ülkelerini kapsayarak, şeffaflık ve hesap verebilirliği arttırmayı amaçlar.
COP28 çerçevesinde, son Küresel Stok Değerlendirmesi, ülkelerden 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitelerini üçe katlamalarını, enerji verimliliğini iki kat artırmalarını, kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılmasını ve fosil yakıt sübvansiyonlarının azaltılmasını hedeflemelerini talep ediyor.
Bu kapsamda, ülkelerin 2025’e kadar yeni Ulusal İklim Taahhütleri’ni (NDC) sunmaları ve 2030 hedeflerini güncellemeleri isteniyor. Ulusal İklim Taahhütleri’nin daha iddialı ve kapsamlı olmaları, özellikle de IPCC’nin belirttiği 1.5°C sıcaklık artışı için gereken emisyon azaltımının %60’ını içermeleri beklenmekte.
- İklim Krizinin Olumsuz Etkilerine Karşı Kayıp ve Zarar Fonu
COP28’de iklim finansı da önemli bir gündem maddesiydi. COP27’de gündeme gelen “Kayıp ve Zarar Fonu” için COP28’in ilk gününde anlaşmaya varıldı. Artan aşırı hava olayları ( kuraklık, sel, yükselen denizler vb.), gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir maliyet yükü oluşturuyor. Bu fonun devreye girmesi, bu ülkelerde meydana gelen kayıpların ve hasarların telafisine yardımcı olacaktır. Nitekim Türkiye delegasyonu, Türkiye’nin de Kayıp ve Zarar Fonu’ndan yararlanması gerektiğini savundu.
Avrupa Birliği’nin yanı sıra 15 ülke, Kayıp ve Zarar Fonu’na toplam 655 milyon dolar taahhütte bulundu. Karşı Kayıp ve Zarar Fonu kapsamında; Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Almanya 100’er milyon dolar, Birleşik Krallık 40 milyon sterlin, ABD 17,5 milyon dolar ve Japonya 10 milyon dolar katkıda bulunacağını açıkladı.
Küresel Stok Değerlendirmesi’nde belirtildiği üzere bu finansal taahhütler; fondan faydalanacak ülkelerin temiz enerjiye geçişini desteklemek, ulusal iklim planlarını uygulamak ve adaptasyon çabalarını desteklemek için kullanılacak ancak gelişmiş ülkelerin fona katkıları, hasarların onarımı için gereken finansmanın çok altında kalıyor. Öyle ki, 2022’de yapılan bir çalışmaya göre, Çin hariç tutulduğunda, gelişmekte olan ülkelerin en az 2.4 trilyon dolar iklim finansmanına ihtiyacı var.
- Gıda Sistemleri Deklarasyonu’nu imzalandı
Fosil Yakıtlar’ın yanı sıra COP28’de dikkat çeken önemli konulardan biri de ilk kez gıda ve tarımın Taraflar Konferansı’nın ana gündem maddelerinden biri olmasıydı. Bu kapsamda 159 ülke, sürdürülebilir tarım ve iklim eylemi konusunda bir deklarasyona imza atarken, gıda ve gıda sistemlerinin de 2025’e kadar ülkelerin NDC’lerine entegre edilmesi taahhüt edildi.
130’dan fazla ülke, iklim planlarında gıda ve tarıma da yer verme taahhüdü içeren Gıda Sistemleri Deklarasyonu’nu imzaladı. Türkiye, henüz deklarasyonu imzalayan ülkeler arasında yer almıyor.