2017 yılında ecording fikrinin temellerini atarken, görevimizin ne kadar zor olacağının farkında değildik ancak şunu da biliyorduk: küresel iklim krizine karşı daha fazla kayıtsız kalamazdık! Yola çıktığımız ilk günden beri iklim kriziyle olan mücadelemizde umudumuzu asla kaybetmedik ve şimdi doğanın bizi yeniden kucaklayacağı güne hazırlanıyoruz.
“Mission2030 pursued by ecording” adını verdiğimiz bu manifestoyla, ortak geleceğimizi iyileştirmek için çıktığımız yolda; felsefemizi, dayandığımız temelleri, inandığımız değerleri ve hedeflerimizi anlatıyoruz. Mission2030, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile paralel olarak, paydaşlarımızla attığımız ve atacağımız somut adımları içeriyor. Ayrıca bu manifestoda, ecording’in 2030’a kadar olan yol haritası ile 2050’de karbon nötr bir dünya inşası amacıyla yaptığı hazırlıkları da bulabilirsiniz.
NASA’nın 2022 verilerine göre; 1880’den bu yana küresel sıcaklık 1.01°C ve deniz seviyesi 4.0mm artış gösterirken, atmosferdeki karbondioksit seviyesi ise 419 ppm olarak kaydedildi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin raporlarına göre, dünya sıcaklığının 2030’a kadar 1,5°C artmasının önüne geçme şansımız kalmadı. Ancak bugünden harekete geçersek 2030’da küresel sıcaklık artışını 1,5°C’de sabit tutabiliriz. Harekete geçmezsek, “ben ne yapabilirim ki?” deyip köşemize çekilirsek, ortak geleceğimizin yok olması tehdidiyle karşı karşıyayız.
2022 yılında Dünya Limit Aşım Günü 28 Temmuz olarak belirlendi. Yani gezegenin 12 ayda ürettiği doğal varlığı 7 ay içinde tükettik. Öyle ki mevcut insanlığın talebini karşılayabilmek için 1,75 Dünya gerekmekte, ancak yalnızca bir Dünya ve bir hayatımız var! O hayatı nasıl yaşayacağımız da bugünümüzü daha anlamlı, Dünya’yla ortak geleceğimizi daha yaşanabilir kılmak da bizim elimizde. Bugünkü seçimlerimiz yarınki değişimin kendisi olacak.
Küresel Ayak İzi Ağı’na göre, limit aşımını her yıl sadece 4,5 gün ileriye atmayı başarabilirsek 2050’de bir yılda tek bir Dünya’nın sağladığı kaynaklar bize yetebilecek. Örneğin; fosil yakıtlardan kaynaklanan karbon emisyonlarını %50 azaltmak 93 gün, gıda atığını yarı yarıya düşürmek bu tarihi 11 gün ileriye atabilecek. Nitekim 2020 yılında tüm dünyayı etkileyen pandeminin de etkisiyle Limit Aşım Günü 22 Ağustos olarak belirlenmişti, yani bu tarih üç hafta ileriye atılmıştı. Pandemi gibi şartların zorlamasıyla değil, alışkanlıklarımızı bilinçli olarak dönüştürerek bu tarihi daha da ileri atabiliriz. Bulaşıcı hastalıkların, aşırı hava olaylarının, çevre kirliliğinin, biyoçeşitlilik kaybının, orman yangınlarının ve daha onlarca problemin hayatlarımıza olan ekonomik ve sosyal yansımalarının önüne geçebiliriz.
Zira zaman aleyhimize hızla akıp giderken, gelecek nesillere bir şans vermek zorundayız. 2050 hiç de uzak bir tarih değil. Her ne kadar zorlu bir süreç yaşayacak olsak da bizce denemeye değer!
Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de bir fırtınanın kopmasına neden olabilir. Tıpkı atmosferdeki karbondioksit miktarının oldukça az artışının bile Dünya’nın ortalama yüzey sıcaklığını artırmaya sebep olabildiği gibi. 1960’larda Edward Lorenz; kelebek etkisi kavramı ile kaos teorisine katkı sağlayarak, ilk koşullardaki küçük bir değişikliğin muazzam ve uzun vadeli sonuçlar doğurabileceği sonucunu çıkardı. Söz konusu kavram, bizlere çözüm için atılan adımların yaratabileceği değişimi ve etkinin ölçeğini anlatır.
Bizler de bu nedenle değişimin ve etkinin oluşturabileceği çözümleri, yenilikçi teknolojiler ile topluma ve insanlığa ulaştırmayı hedefledik. Daha yaşanabilir bir Dünya ve ortak geleceğimizi iyileştirmek umuduyla yola çıktık, gezegen için bugün atılan küçük adımlarla yarının büyük dönüşümünün ancak beraber mümkün olduğu felsefesiyle ilerliyoruz.
Bireyler, şirketler ve devletlerin ellerini taşın altına koymalarıyla dünyayı olumlu yönde değiştirme potansiyeline sahibiz. Ortak geleceğimizin, mevcut yaşamımızın ve alışkanlıklarımızın nasıl olması gerektiğini seçebiliriz. Doğaya ait olduğumuzu hatırlayarak; onunla uyumumuzu tekrar yakalayabilir, yok oluşu değil varoluşu yeniden inşa edebiliriz.
ecording, tüm insanlığı doğaya karşı daha bilinçli ve sorumlu olmaya davet eder. Geliştirdiği teknolojik çözümlerle, birey ve tüzel paydaşlarıyla beraber harekete geçerek; doğayla uyumlu, etkili ve inovatif dönüşümler yaratmakta, bu dönüşümlerle iklim krizini tarihe gömmekte kararlıdır.
ecording; küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir, inovatif ve teknolojik çözümler geliştiren sosyal girişimdir. 2017’de bir grup genç tarafından temelleri atılan ecording, sosyal ve çevresel etkisini tüm dünyaya ulaştırmayı, teknolojinin gücünü kullanarak dünyadaki iklim krizi mücadelesine destek vermeyi amaçlar.
Yaşamımızda her şey doğaya ve doğanın parametrelerine bağlıdır. Doğadan öğrenerek ve ilham alarak geliştirdiğimiz her teknolojik çözüm, insanlığın doğayla uyumlu bir yaşam tarzı benimsemesine katkı sunmak ve yine “doğaya göre” etki, fayda, teknoloji, deneyim üretmek için vardır. ecording ismini tam da buradan alır. “ecording to” kelime anlamı, İngilizce “according to- (-e göre) edatından türemektedir. Türkçe’ye ise “doğaya göre” olarak çevrilmektedir.
Milyonlarca yıldır doğanın kendine özgü bir sistemi var. Ekosistemde her şey adeta domino etkisiyle birbirine bağlı. Hal böyle olunca, iklim krizine neden olan birçok sorunu çözümleriyle birlikte, farklı açılardan değerlendirmek bir hayli önemli. İnsanlığın bu zamana kadar kurduğu ekonomik, siyasi, kültürel ve toplumsal düzenler gezegen için dönüşmek zorunda! Her birimiz bu mücadeleye ortak olursak, krizi refaha dönüştürmek ve problemi çözüme kavuşturmak için çok geç değil.
Doğadan öğrenerek ve ilham alarak, teknoloji ve inovasyonun gücüyle sunduğumuz çözümlerle, bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeye kararlı ve hazırız. Ve eminiz: iklim krizine karşı mücadelede, en küçük bir umudu dahi büyük bir inançla yeşertmek ve ortak geleceğimizi iyileştirmek ancak beraber mümkün!
Makaleye göre; 9 kritik eşiğin aşılması, büyük ölçekli ve geri döndürülemez çevresel değişiklikler oluşturma riskini beraberinde getiriyor. Üstelik bir eşiğin aşılması, domino etkisiyle sistemin diğer parçalarının da kritik eşiği geçme ihtimallerini artırabilir.
2022’ye kadar geldiğimiz noktada bahsi geçen 9 eşikten 4’ünü aştık. Bunlar; iklim değişikliği (buzulların erimesi ve karbon salımı), ormansızlaşma, biyoçeşitlilik, azot ve fosfor döngüsü (besinler). Tatlı su döngüsüyle birlikte, dünyada istikrarı düzenleyen ve hayatta kalmamızı sağlayan bu 5 eşik yaşamımız için kritik, neyse ki tatlı su döngüsünde henüz kritik eşikte değiliz ancak çok yakınız!
Yalınlaştırılmış bu bilimsel model ile “İklim krizi ile mücadeleye nereden başlayacağız?” sorusunun yanıtını bulmuş olduk. 2030 ve 2050 hedeflerimizi, bilim insanlarının pozitivist araştırmalarına dayanarak belirledik. İklim krizine karşı mücadelemizi bu 9 kritik eşik çerçevesinde ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu olarak; sürdürülebilir, inovatif ve teknolojik çözümler geliştirme misyonuyla sürdürüyoruz.
2017’de söz konusu kritik eşiklerden biri olan “ormansızlaşma ve biyoçeşitlilik kaybını önlemek için ne yapabiliriz?” sorusuna cevaplar aramaya başladık. Zira ormanlar atmosferdeki karbonu tutmak ve dünyaya nefes olmakla kalmıyor; canlılara yaşam alanı olarak biyoçeşitliliğin artması ve mevcut ekosistemlerin korunmasına olanak tanıyor. Öte yandan yağışlarla gelen suyu köklerinde depolayarak içme suyumuzu oluşturan yer altı sularının oluşumuna katkı sağlıyor, dolayısıyla atmosferdeki su döngüsünün işlemesine ve temiz su ihtiyacımızı karşılamamıza yardımcı oluyor.
Bu kapsamda, iklim krizine karşı mücadelede sunduğumuz çözüm yollarımızdan ilki, başlangıç noktamız, ecoDrone’lar oldu. Geliştirdiğimiz insansız hava araçları ecoDrone’larla öncelikli ulaşılması zor alanlara tohum ve tohum topu atışları gerçekleştirerek, dünyadaki ormanlaştırma ve biyoçeşitlilik çalışmalarına teknolojinin gücüyle destek vermeye başladık.
2020’de ise kritik eşiklerden bir diğeri olan karbon salımının azaltılması konusuna yoğunlaştık ve ecoNow’ı geliştirdik. ecoNow’da yer alan Dünya yararına görevlerle, insanların günlük hayatlarında uygulayabilecekleri çevreye duyarlı faaliyetlerin ödüllendirme sistemiyle alışkanlık haline dönüşmesini sağlamayı amaç edindik.
Karbon ayak izimizi küçültüp karbon salımımızı azaltarak, dönüştürdüğümüz alışkanlıklarla küresel kararları etkileyerek, iklim krizine karşı hep beraber bir mücadele verebileceğimizi somut çıktılarıyla birlikte insanlara göstermek istedik. Bireysel olarak yılda sadece %1’lik bir karbon ayak izi azaltımıyla dahi yaratacağımız muazzam değişimi, eylemlerimizi dönüştürerek aslında çözümün bizde olduğunu insanlara somut olarak gösterme fikri temel motivasyonumuz oldu.
İklim krizi; din, dil, ırk, cinsiyet, sosyoekonomik ve sosyokültürel farklılıklar gözetmeksizin hepimizin ortak problemi. Çözüm ise çıkar ve rekabeti değil, empati ve dayanışmayı esas alarak bütüncül bir eylem planıyla harekete geçmekte yatıyor. “Kimseyi geride bırakma!” mottosunu rehber edinerek bugün geldiğimiz noktada, ecoDrone’larla başlayan ve ecoNow ile devam eden iklim krizi mücadelemizi, 2030’a kadar bahsi geçen kritik eşikler çerçevesinde geliştireceğimiz alternatif teknolojilerle destekleyeceğiz. 2030’dan 2050’ye kadar da tüm paydaşlarımızla dünyanın iklim krizinden kaynaklı hasarlarını onarmakta kararlıyız.
Astrofizikçi Hubert Reeves’in dediği gibi, “Doğayla bir savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz.” Bu nedenle doğaya ait olduğumuzu hatırlayarak, doğayla uyumlu bir yaşamı benimsememiz gerekiyor.
Tam da bu noktada, gündelik yaşamımızın dertleriyle boğuşurken iklim krizine karşı mücadeleye odaklanmak çok zor ve hatta kazanamayacağımız bir savaş uğruna harcadığımız beyhude bir çaba gibi gelebilir. İşte bu nedenle, geliştirdiğimiz teknolojiler ve iş modelleriyle iklim krizi mücademizi günlük hayattaki rutinlerimize, alışkanlıklarımıza ve akışlarımıza entegre etmeye karar verdik.
Farkındayız; bu bir haklı haksız savaşı değil, yaşam mücadelesi. Mevcut yaşamı güzelleştirmek, ortak geleceği iyileştirmek için bir mücadele. Doğru ya da yanlış algısı değil, geleceğin belirsizlik kaygısı. Yaşamaktan ziyade nasıl, ne için ve ne uğruna yaşamayı seçmenin hikayesi.
ecording; yakınmaktan, problemi ve engelleri konuşmaktan daha fazlasını hep beraber yapabileceğimize olan inançla yola çıktı. Geçmişin sorumluluğunu alarak geleceğe çözüm üretmenin motivasyonuyla harekete geçti. İnanç ve umutla, iklim krizine karşı mücadele etmek ve daha yaşanabilir bir Dünya inşa etmek için, uğruna emek vermeye değer bir gaye seçti. Bu yolda herkese yerimiz, herkesin yarattığı değere ihtiyacımız var. Çünkü sen yoksan bir eksiğiz!
ecoDrone; küresel iklim krizine karşı öncelikli ulaşılması zor alanlara tohum ve tohum topu atışları gerçekleştirerek, ormanlaştırma ve biyoçeşitlilik çalışmalarına destek veren insansız hava araçlarıdır. İklim krizine karşı geliştirdiğimiz ve de geliştireceğimiz sürdürülebilir, inovatif ve teknolojik çözümlerin ilki, başlangıç noktamız.
ecoDrone’ların her biri zorlu koşullarda görev yapabilmesi, yüksek ağırlıklar kaldırabilmesi ve otonom uçabilmesi için ecording tarafından Türkiye’de geliştirilmektedir. ecoDrone’lar her uçuşta ortalama 1,5 futbol sahası büyüklüğünde alanı tarayarak, 10 dakikada ortalama 6.000 tohum topu atışı gerçekleştirebilmekte olup, kalkış noktasından ortalama 3 km uzaklıkta otonom görev yapabilmektedir.
Büyük şehirler giderek daha fazla göç alıyor. Bu göçün temelinde ise beklentiler ve hayallerden ziyade zorunluluklar var. İklim krizi nedeniyle sadece Türkiye’de yağışlar 20 yılda %25 azaldı, 2030’da bu oranın %30’u bulması bekleniyor. 10 yılı aşkın bir süredir ise susuz tarım, yani sadece yağışlarla mahsulün yetiştirilebileceği tarım yapmak mümkün değil. Yağışlar azalınca kuraklık kaçınılmaz oluyor. Öyle ki, Akdeniz’de son 900 yılın en büyük kuraklığı yaşanıyor. Tarım ve hayvancılık yapmaya devam edip, küçük şehir ve köy hayatını bırakmak istemeyen insanlar da var. Artık eskisi kadar tarım ve hayvancılık yapamıyor olmaları ile gelirlerinin azalması, doğup büyüdükleri topraklardan ayıramıyor onları. Ancak iklim krizi giderek etkilerini daha fazla hissettiriyor. Zira orman yangınlarının, sel ve taşkın gibi insan kaynaklı felaketlerin sayısı giderek artıyor. Bu durum, ekonominin yanı sıra diğer yaşam koşullarını da olumsuz etkiliyor.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak, kırsal hayatta yaşamın sürdürülebilirliği için çözüm yolları arayan ecording; ecoDrone’larla atışını gerçekleştirdiği tohum toplarını, öncelikli olarak kırsal alanlarla yaşamını sürdüren, ekonomik ve sosyolojik açıdan iklim krizinden olumsuz etkilenen kadınlarla üretir. Onlar için sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturmayı ve küresel iklim kriziyle hep beraber mücadele etmeyi iş modellerinden biri haline getirir.
2022 yılı itibariyle tohum toplarını; Emine Abla, Fatma Teyze, Ayşe Abla, Ayla Abla, Sema Teyze dahil 40+ sayıda kadın emekçi üretiyor. Her biri tarım ve hayvancılığın eskisi kadar yapılamadığından, artan insan kaynaklı felaketlerin ve orman yangınlarının yaşam alanlarını nasıl harap ettiğinden bahsediyorlar ve hayatlarının nasıl eskisi gibi olmadığından, eskiye duydukları özlemden…
Bu gidişat çerçevesinde; Dünya’yı ve doğayı iyileştirme yolunda toplumun tüm dinamiklerini harekete geçirmenin, daha yaşanabilir bir dünya için eşitsizliklerle mücadele etmenin öneminin farkındayız. Tohum toplarının üretiminde, iklim krizine karşı mücadelemizde daha sürdürülebilir ve sorumlu bir ekonomik model inşa ediyoruz. Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar için sürdürülebilir gelir kaynağı yaratarak, bu küresel probleme karşı hep beraber harekete geçmek ve ekonomik eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunmak temel motivasyonlarımız arasında yer alıyor. Bu kapsamda tohum topu yapımı sürecinde kadın istihdamını artırmayı, partnerlerimizle beraber “Kimseyi Geride Bırakma!” mottosuyla toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemeyi, eşitsizliklerin azaltılmasına yönelik adımlar atmayı değerli buluyoruz.
Öte yandan, “Tohum topu nedir ve neden tohum değil de tohum topu?” diye soracak olursanız şöyle açıklayabiliriz:
Tohum topu; bir tohumun etrafının kil, gübre, humuslu toprak ve tohum türünün verimliliği için farklı minerallerin yer aldığı bir karışım ile kaplanması sonucu meydana gelen toplardır. Bu sayede, toprağa minimum müdahaleyle tohumların doğada çimlenmelerine kadar geçen sürede; aşırı soğuk, sıcak, rüzgar, orman canlılarının tohumu yemesi gibi dış etkenlerden korunmaları amaçlanmaktadır.
“İhtiyaçlarımız için doğadan aldığımızı ona geri kazandırmak ve iklim kriziyle mücadele etmek, gündelik yaşamımıza entegre edebileceğimiz bir sürece dönüşebilir mi? Toplumun ve kurumların dahil olabileceği bir çevresel etki modeli oluşturup, söz konusu etkiyi tüm dünyaya ulaştırabilir miyiz?“ Kendimize sorduğumuz bu iki sorunun yanıtı ecoDrone ürününün geleceği ve ölçeklenebilirliği üzerine yol gösterici oldu.
Yanıt; “ecoDrone İşaretli (ecoDrone Marked) kavramını oluşturarak, insanların gündelik yaşamdaki rutinleriyle uzaktan doğaya dokunabildikleri bir deneyim tasarlayabilir, bireyler ile markaların iklim krizine karşı birlik olduğu bir ekosistem oluşturabiliriz.” oldu.
Karıncalar; varlıklarını sürdürebilmek için koloni halinde yaşar ve milyonlarcası süper organizma halini alarak tehditlere karşı tek bir vücut gibi hareket eder. Engelleri beraber aşmanın, tehditlere karşı beraber mücadele etmenin, koloninin geleceğini korumanın yolu süper organizma davranışı göstermekten geçer. Peki ya bu doğal süreçten ilham alarak, iklim krizi tehdidine karşı insanlık olarak süper organizma davranışı göstererek harekete geçmenin bir yolu var mıdır? İşte ecoNow bu sorunun yanıtını ararken, doğadan öğrendiklerimizle tasarlandı.
ecoNow; Dünya yararına verilen görevleri doğruladığınızda, küresel iklim krizine karşı harekete geçerken, edindiğiniz ecoPuan’lar ile de kendinizin ve Dünya’nın ihtiyaçlarını karşıladığınız mobil uygulamadır. ecoNow’da amacımız, kelebek etkisiyle insanların günlük hayatlarında uygulayabilecekleri çevreye duyarlı faaliyetlerin alışkanlık haline dönüşmesini sağlarken, kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve iklim kriziyle hep beraber mücadele etmek.
Kurgu basit: Çevreye duyarlı görevleri doğrula, kazan, paylaş, dünyayı dönüştür!
ecoNow ile hep beraber harekete geçip, günlük hayatımızda attığımız küçük adımlarla büyük dönüşümler yaratabiliriz. Sosyal etkimizi ölçüp paylaşabilir, arkadaşlarımıza meydan okuyabiliriz. Ayrıca doğrulanan tüm görevlerimizin sosyal ve çevresel etkisini uygulama içerisindeki “Etkim” sekmesinden takip edebiliriz.
İnsan kaynaklı karbon emisyonlarının %73’üne enerji sektörü neden olmakta ve bu sektör iklim değişikliğinin nedenleri arasında en büyük paya sahip. Ulaşım sektörü ise yoğun miktarda fosil yakıt kullanılması nedeniyle dünyadaki karbon emisyonlarının %25’inden sorumlu. Öte yandan Avrupa Parlamentosu verilerine göre, dünyadaki sera gazı emisyonlarının %10’unu tekstil ürünleri ve ayakkabı üretiminden, %17’si ise global gıda israfından kaynaklanıyor. Her yıl okyanuslara ve denizlere yaklaşık 8 milyon ton plastik karışarak su ekosistemlerindeki canlıların yok olmasına neden oluyor. Öyle ki Fransa’nın 3, Türkiye’nin ise ortalama 2 katı büyüklüğünde olduğu düşünülen ve çöplerden oluşan, “Büyük Pasifik Çöp Girdabı” adında bir 7. kıta var. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gezegendeki doğal varlıkları hızla tüketirken, bugün hâla dünya nüfusunun yüzde 10’u aşırı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Yukarıda bahsettiklerimiz, gezegenimizde süregelen problemlerin yalnızca bir kısmını oluşturuyor. Bu nedenle iklim krizi ve gezegenin geleceği hakkında biliçlenmemiz ve çok daha geç olmadan harekete geçmemiz gerektiğine inanıyoruz. ecoNow sayesinde sürdürülebilir bir yaşama adım atarak; karbon salımımızı azaltabilir, dönüştürdüğümüz alışkanlıklarla küresel kararları etkileyebilir, iklim krizine karşı hep beraber mücadele edebileceğimizi somut çıktılarıyla görebiliriz.
İklim krizine karşı herkes bir şey yapmak isterken pek çok insan ne yapacağını ya da nereden ve nasıl başlayacağını bilmiyor. “İhtiyaçlarımız giderirken doğayla uyumlu yaşamak, gündelik alışkanlıklarımızı dönüştürerek iklim kriziyle mücadelemizi yaşama entegre etmek mümkün mü? Toplumun ve kurumların dahil olabileceği bir çevresel etki modeli oluşturup, bu etkiyi tüm dünyaya ulaştırabilir miyiz? İnsanların birbirlerini teşvik ederek yalnız hissetmedikleri, çevreye duyarlı faaliyetlerini oyunlaştırarak alışkanlığa dönüştürüp bilinçlenebilecekleri bir uygulama mümkün mü?” sorularını kendimize sorduk.
Yanıt, “Doğaya duyarlı alışkanlıklar kazanmak isteyen insanlar için başlangıç noktası olabilecek, gündelik yaşamlarını dönüştürerek doğayla uyumlu bir yaşam tarzı benimsedikleri ve kendilerini yalnız hissetmedikleri bir süreç tasarımı oluşturabiliriz.” oldu ve ecoNow’ı geliştirdik.
Bu kapsamda bireysel kullanıma açık olan ecoNow; topluluklar için kurum içi kullanım aboneliğinin yanı sıra iletişim, pazarlama ve market partnerlik iş birliği modelleri ile bireylerin ve markaların dikkatlerini ortak geleceğimiz için iklim krizine karşı mücadelede birleştirmektedir.
Dünya üzerindeki insan baskısının maksimum seviyeye ulaştığı Antroposen, diğer adıyla İnsan Çağı’nda yaşıyoruz. Öyle ki insanlık olarak tek bir ömürde Dünya’yı 1°C’den fazla ısıtarak, sadece 50 yılda son 10 bin yıldır var olan koşulları değiştirdik.
Küresel sıcaklık artışının 1,5°C’de sabit kalması için her 10 yılda karbon salımının yarıya inmesi ve en geç 30 yıl içinde fosil yakıtlardan tamamen kurtulmak gerek! “Mission2030 pursued by ecording” adını verdiğimiz bu manifestoyla, 2030 hedeflerimizi yukarıda belirttiğimiz “Gezegenin Sınırları” makalesi çerçevesinde bilim insanlarının araştırmalarına ve yönlendirmelerine dayanarak belirledik.
Hayatımızın bir döneminde hepimiz şu soruyla karşılaşmışızdır: 10 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?
Kariyer basamaklarını birer birer, belki 10’ar 10’ar tırmandığınız bir hayat hayal ediyor olabilirsiniz. Ya da eşiniz ve çocuklarınızla birlikte oyunlar oynayıp şarkılar söylediğiniz, doğayla iç içe bir yaşam. Başarılı iş insanı, dünyayı fetheden gezgin, iyi bir ebeveyn, özgür gençlik, sağlıklı yaşlılık… Hayattan beklentiniz her neyse üzgünüz, eğer şimdiden harekete geçmezsek hiçbiri gerçekleşmeyecek!
Küresel limit aşım günü ileri gittikçe ve biz bir Dünya üzerinde 2 Dünya varmışçasına yaşamaya devam ettikçe, geleceğin belirsizlik kaygısı söz konusu olduğunda zaman geriye akacak. 10 yıl sonramız değil de 1 gün, hatta 1 saat sonramız belirsizlik içinde kaybolacak.
Küresel sıcaklık artışını 1,5°C’de sabitleyebilmek için fosil yakıtlara bağımlılığımızı ortadan kaldırıp yenilenebilir enerjiye yatırım yaparsak, enerjimiz ne kadar yenilenebilir olursa olsun israf yerine tasarrufu seçersek, doğadan aldıklarımızı ona fazlasıyla geri kazandırmak için çabalayıp daha bilinçli ve doğayla uyumlu tüketimi alışkanlık haline getirirsek ortak geleceğimizi iyileştirebiliriz.
ecording olarak biz, problemin değil çözümün parçası olmayı seçtik. Küresel çapta atılacak büyük adımları beklemek yerine, kelebek etkisinin gücüne inanarak küçük adımlarla büyük dönüşümü hedefledik. Ormanlaştırma ve biyoçeşitliliği artırmaktan karbon salımını azaltmaya katkıda bulunmaya ecoDrone ve ecoNow ile başladık. 2030’a kadar geliştireceğimiz sürdürülebilir, inovatif ve teknolojik çözümlerle iklim krizine karşı mücadeleye giderek daha güçlü ve kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Çözüm yollarını oluşturmaya, harekete geçmeye, o yollarda inanç ve kararlılıkla ilerleyip engeller ve tehditler karşısında birlik olmaya ihtiyacımız var. Bu hikayenin kahramanlarından biri de sensin: Dünya’nın Sana İhtiyacı Var!