Okuma süresi: 6 dakika
İklim değişikliği, dünya tarihi boyunca her zaman var oldu. Ancak son 150 yıldır tanık olduğumuz küresel sıcaklıklardaki artış, insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle artık anormal bir seviyede. Her geçen gün etkileri artan iklim değişikliği, Dünya üzerinde canlı yaşamını 6. yok oluşa doğru sürüklemekte. Ancak bu büyük çaplı değişikliğin yol açtığı ve yol açacağı tahribatın etkilerini en aza indirmek, ortak geleceğimizi iyileştirmek bizim elimizde.
Bu yazımızda iklim değişikliğini tarih sahnesine çıktığı andan itibaren inceliyor, insanlığın Dünya üzerindeki canlı yaşamını ve iklimi değiştirmekte nasıl rol aldığını açıklıyor ve gezegen üzerindeki güncel etkilerine göz atıyoruz.
İklim Değişikliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler
- Küresel İklim Değişikliği Nedir?
- Küresel İklim Değişikliğinin Nedenleri: Sera Etkisi
- İnsanlık İklimi Nasıl Değiştiriyor?
- İklim Değişikliğinin Etkileri
- İklim Değişikliğine ‘Dur’ Demek İçin Neler Yapabiliriz?
Küresel İklim Değişikliği Nedir?
İklim değişikliği, gezegenin hava durumu modellerinde ve ortalama sıcaklıklarda büyük ölçekli, uzun vadeli bir değişimi ifade eder.
Bilim insanları, yıllarca süren gözlemler, teori geliştirme ve model oluşturma yoluyla Dünya’nın iklim sistemi hakkında bir anlayış geliştirdiler. Bugün, iklim değişikliğinin meydana geldiğini ve bunun insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının bir sonucu olduğuna artık eminiz.
Bu sonuç, dünyadaki ortalama hava modellerindeki uzun vadeli değişimi anlamına gelir. İnsanlığın 1800’lerin ortalarından beri havaya karbondioksit ve diğer sera gazlarının salımına katkıda bulunmasıyla, küresel sıcaklıklar yükseldi ve iklimde uzun vadeli değişikliklere neden oldu.
Küresel iklim krizinin etkileri bugünden hissediliyor ve gelecekte de artarak devam edecek. Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik eylemler, iklim sisteminde değişiklikleri sınırlamaya yardımcı olmak için yeterli.
Küresel İklim Değişikliğinin Nedenleri: Sera Etkisi
Dünya üzerindeki yaşam, üç faktörün birleşimi sayesinde var olur: Güneş’e olan uzaklığımız, atmosferin kimyasal bileşimi ve su döngüsünün varlığı. Özellikle atmosfer, doğal sera etkisi sayesinde gezegenimizin yaşamın sürdürülmesine uygun bir iklime sahip olmasını sağlar. (Kaynak)
Güneş ışınları Dünya yüzeyine ulaştığında kısmen emilir, geri kalanı ise dışarıya yansır. Bu ışınlar, atmosferin varlığı olmadan uzaya dağılırlardı. Bunun yerine çoğu, atmosferde bulunan gazlar tarafından, ürettikleri etki nedeniyle sera gazları olarak adlandırılan tuzağa düşürülür ve Dünya’ya geri yönlendirilir.
Bu yakalanan ısı doğrudan Güneş ışınlarından emilen ısıya eklenir. Doğal sera etkisi olmasaydı, gezegendeki ortalama sıcaklığın mevcut ortalama olan yaklaşık 15°C yerine -18°C civarında olacağını da söylemeden geçemeyiz.
Sera etkisi kulağa çok avantajlı gibi gelse de, insanlık olarak bunu dezavantaja çevirmeyi başarmış durumdayız. Nasıl mı?
İnsanlık İklimi Nasıl Değiştiriyor?
Sanayi Devrimi, insanların yakıt olarak kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtları yakmaya başladığı 1800’lerin ortalarına denk gelmektedir. Bu dönemden 11.000 yıl önce dünya çapında ortalama sıcaklık yaklaşık 14°C’de sabitti.
Fosil yakıtları yakmak enerji üretir, ancak aynı zamanda havaya karbondioksit, metan ve nitröz monoksit gibi sera gazları salar. Zamanla bu gazların büyük miktarları atmosferde birikmiştir.
Atmosfere girdikten sonra, karbondioksit gibi sera gazları gezegenin etrafında örtü benzeri bir yapı oluşturur. Bu örtü, güneşten gelen ısıyı hapseder ve dünyanın ısınmasına neden olur. Buna “sera etkisi” diyoruz.
Sera etkisi 1980’lere kadar gözlemlenip fark edildi. 1988’de hükümetlere iklim kriziyle mücadele konusunda bilgi sağlamak için Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu.
IPCC, son raporlarında, insan faaliyetinin tartışmasız bir şekilde iklim krizinin nedeni olduğunu belirtmektedir.
İklim Değişikliğinin Etkileri
Zaman, jeologlar tarafından Dünya’nın durumundaki belirgin değişimlere göre bölünür. Son küresel çevresel değişiklikler, Dünya’nın insan egemenliğindeki yeni bir jeolojik döneme, Antroposen’e girmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Birçok insanın Antroposen olarak adlandırdığı bir zamanda yaşıyoruz. İnsan gezegendeki en etkili tür haline geldi ve küresel ısınmayla birlikte toprakta, çevrede, suda, organizmalarda ve atmosferde pek çok değişikliğe neden oldu. (Kaynak)
Bu değişikliklerin görülen etkilerinden bazıları ise aşağıdaki gibi:
- Azalan buzul oranı ile deniz seviyelerinin yükselmesi
- Yükselen deniz seviyeleri ile kıyı bölgelerinde artan su baskınları
- Okyanus asitlenmesi ile deniz canlılarının yok olmaya başlaması
- Orman yangınları gibi aşırı hava olaylarındaki artış
- Yağışların azalmasıyla tarım ve tarımcılığın azalması, mahsul veriminde düşüş
- Gıda ve kaynak için çıkan savaşlar ve iklim göçleri
İklim Değişikliğine ‘Dur’ Demek İçin Neler Yapabiliriz?
İklim değişikliğinin yol açtığı ve yol açacağı tahribat, insanlık için kırmızı kod anlamına geliyor. Ancak hala zaman var. Atmosferdeki karbondioksit birikimini ele almanın en hızlı yolu, daha fazlasını eklemeyi bırakmaktır.
Yaşadığımız binalara, endüstrimiz için ürettiğimiz elektrik ve ısıya, arabalarımıza, kamyonlarımıza ve uçaklarımıza güç sağlamak için yaktığımız petrole kadar; ekonomimizin hayati önem taşıyan pek çok kısmı büyük miktarlarda sera gazı salıyor. Yine de bu sektörlerden kaynaklanan karbonu azaltmanın birçok yolu var.
Kömür, petrol ve gaz gibi yüksek emisyonlu yakıtları güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi neredeyse “karbonsuz”, yenilenebilir enerji alternatifleriyle değiştirebiliriz. Binalarımızı ve altyapımızı da güncelleyebiliriz, böylece onları inşa etmek ve kullanmak için daha az enerji harcarız.
İklim değişikliğinin değerlendirilmesinde dünyanın önde gelen bilimsel kuruluşu olan IPCC, küresel sera gazı emisyonlarının en geç 2025’ten önce zirveye ulaştırılması ve eğer sınırlanacaksa, 2030’a kadar %43 oranında azaltılması gerektiği konusunda uyarıyor.
Yine IPCC’ye göre, Dünya’nın ortalama sıcaklığının 2030’a kadar 1.5 °C artmasının önüne geçme fırsatımız kalmadı. Ancak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarımızı yaklaşık yarıya indirirsek ve 2050 yılına kadar gezegenin her yıl emebileceğinden daha fazla karbon emisyonu salmazsak, 2030’da söz konusu sıcaklık artışını 1.5 °C’de sabit tutabiliriz. (1)