Silvikültür kelimesi, Latince kökenli “silva=orman” ve “cultura=yetiştirmek” kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur ve “orman yetiştirmek” anlamına gelmektedir. Ormanların devamlılığının sağlanması ve kendisinden beklenen görevleri yerine getirmesi, silvikültürel uygulamaların yapılması ile gerçekleştirilir. Silvikültürel uygulamalar ile birlikte; yeni ormanlar kurulması, mevcut veya sonradan oluşturulan ormanların sağlık ve kalitesinin artırılmasına yönelik bakım çalışmaları yapılması, ormanların devamlılıklarını sağlamak için gençleştirme çalışmalarında bulunulması ve bütün bu çalışmalar gerçekleştirilirken de toplumun ihtiyaç duyduğu taleplerin karşılanması sağlanır.
Silvikültür çalışmalarının tam kalbinde, doğanın olağan akışına ve doğanın kendi kanunlarına uygun bir şekilde çalışılması referans olarak alınır. Doğa ile uyum ile birlikte bilim ve ekonomi gibi etkenler de göz önünde bulundurularak, ormanların ve doğal yaşamın sürdürülebilir bir şekilde varlıklarını sürdürmesi sağlanmış olur. Silvikültür çalışmalarında karşımıza çıkan en kapsamlı çalışmaları ise “doğal” ve “yapay” olarak ikiye ayrılan “gençleştirme” uygulamaları oluşturmaktadır.
Doğal Gençleştirme Uygulaması
Doğal gençleştirme çalışmalarında öncelikle, meşcerelerdeki (en az bir hektar büyüklüğünde orman parçası) ağaçlardan dökülen tohumlardan oluşacak yeni bireyler ile uyumlu ve bütünsel çalışmalar yapılır. Bu çalışmalarda söz konusu alana gerekirse dışarıdan tohum takviyesi de uygulanabilir. Yapay gençleştirme çalışmaları ise çoğunlukla, doğal gençleştirme koşullarının çeşitli nedenlerden dolayı uygulanamadığı veya doğal gençleştirmenin düşünülmediği alanlarda dikim yoluyla ve insan eliyle gerçekleştirilen uygulamalardır.
Bununla birlikte; silvikültür bilimi ile ilgili çalışmalar yapan söz sahibi kurumlarımızın ve üniversitelerimizin raporlarında ve sunumlarında da, mümkün olan her yerde uygulama tercihinin doğal gençleştirme çalışmalarından yana olduğu açıkça belirtilmektedir. Çünkü yapılan yapay gençleştirme uygulamaları sonucunda ağaçlandırma alanlarında oluşan kültürün ilk yıllarda, doğal gençleştirme alanlarındaki gençliğe göre hızlı geliştiği belirlense de sonraki yıllarda; doğal gençleştirme çalışmaları yapılan alanlarındaki bireylerin boy ve çap artımlarının, yapay gençleştirme çalışmaları sonucunda oluşan bireylerden daha üst seviyelere ulaştığı tespit edilmiştir. Tüm bu durumlar ile birlikte, ağaçlardan dökülen tohum miktarlarına göre yıllar, bol tohum yılından tohumsuz yıla kadar farklı isimlerle adlandırılır. Doğa; her ne kadar kendi kendini en optimum koşullarda yenileme sürdürebilme yeteneklerine sahip olsa da, özellikle günümüzde zarar verici dış etkilerin aşırı fazla olması, iklim krizinin etkileri ile birlikte meşcerelerde bozuklukların artış göstermesi, bol tohum yıllarının azalması ve havzalarda susuzluk artışı gibi etkiler; iklim krizi ile mücadele etme ve tüm bu olumsuzlukları en azından belirli seviyelerde tutarak doğayı koruma ve taklit etme konusunda bizlere daha da fazla sorumluluk katmaktadır.
İklim İçin Yaptıklarımız
Hükümetlerarası Küresel İklim Paneli’nin hazırlamış olduğu Küresel İklim Raporu’nda da ifade edildiği üzere; 2030 yılına kadar iklim krizine karşı herhangi bir aksiyon almamamız durumunda, dünya sıcaklığının 1.5 C’den daha fazla artması ile karşı karşıyayız. Bu duruma karşın alternatif çözümlerden biri olan; çimlenmiş ve sağlıklı şekilde büyüyerek dünyamıza nefes kazandırmış tohum topları ile birlikte bizler, ecording olarak doğanın ulaşılan/ulaşılamayan her yerinde bu tohum toplarının atışlarını gerçekleştirerek aslında yeryüzünde sayısız hayat potansiyeli oluşturmayı amaçlıyoruz. Söz konusu sıcaklık artışının sabit tutulabilmesi için gereken 1.2 trilyon hayat potansiyeli için de zamanımızı, inancımızı ve çabalarımızı bu umut doğrultusunda sürdürmeyi hedefliyoruz.
Barış Umut Gümrükçü